||↬ Başlık bulmak zor aga

228 32 34
                                    

Siyah kartla atmden para çekemeyeceğimi yeni, Hoseok sayesinde öğrenmiştim.
Daha sonra 2 saat bankada sıra bekledik.

Kartı uzattı görevli kadına, kadın bir süre bizi süzdü daha sonra güvenlik çağırma butonuna uzandı ama hemen durdu Hoseok onu.
Ne bekliyordu ki? Kadın tabii şüphelenecekti.

"Ne yapıyorsunuz hanımefendi"

"Güvenliği çağırıyorum tabii ki! Hırsızlar!"

"Ya ne hırsızı! Benim o kart"

Kadın kartta yazan ismi okudu, bir anda ciyakladı.
"BİRDE ÜNLÜDEN ÇA-"
Hoseok eğilip kadının ağzını kapadı ve maskesini hafifçe indirdi.
"Şşşşt! benim dedim ya yahu!"

Kadın kocaman olmuş gözlerle ona bakarken bir anda ayağa fırladı, sonra oturdu, kalem kağıt koydu bir anda önümüze.
"Lütfen imza verir misiniz! Çok büyük hayranınızım, siz kimsiniz peki?"
Bende maskemi biraz indirip taktım hemen.
Neredeyse çığlık atacaktı.

Heyecandan titriyordu.
"Atmden çekemedik para, versene şunun yarısı kadar para"
Gözleri büyüdü kadının
"Efendim o kadar para olduğunu sanmıyorum. 100bin won vereyim?"
"Milyar ver ne olur ne olmaz"
"Peki efendim"

Parayı alıp kadına imza verip ayrılabildik oradan şükür ki.
"Şimdi ne yapacağız?"
Kıkırdadı.
"Hadi lunaparka gidelim!"

Ve yine sürükleniyorum.

*

 Hava buz gibi ve biz üzerimizdeki saçma sapan tulumlarla yürüyerek lunaparka gittik.
Şaka gibi insansın Hoseok.

Bir anda yol boyunca sıkıca tuttuğu bileğimi bırakıp koşmaya başladı.
"HOSEOK! DUR! NEREYE!"
Beni dinlemeden koşup gözden kayboldu.

WTF.
Ne yapacağım şimdi.
Kendimi bakıcılık yaptığı çocuğu kaybetmiş çocuk bakıcısı gibi hissediyorum.
Hoseok ta çocuk zaten.

"Of!"
Homurdanarak onu ararken bir ada yüzüme doğru pamuk şeker tutuldu.
"Bak pamuk şeker aldım! Hem de pembe pembe!"
ÖDÜM KOPTU! BU ÇOCUK NE ARA ARKAMA GEÇTİ LAN.
Ayaklarına bak cin olabilir.

"Neredeydin sen! Ödüm koptu! Neden gözümün önünden kayboluyorsun!"
Göz devirdi.
"Özür dilerim baba(!) ya Yoongi koca adamım ben!"
Etrafa bakındı, bileğimden tutup kuytu bir köşeye sürükledi ve maskemi indirip ağzıma pamuk şekeri tıktı.
"HOSEOK!"
Fazla şekerli olan pembe yapışkan şeyi tekrar ağzıma tıkmaya çalışırken engelledim.
"Ben pamuk şeker sevmiyorum"

Hayır hayır hayır!
Yüzündeki o kırgınlık...
Sikeyim.

Derin bir nefes verip aldım elinden.
"Ama bu güzelmiş"
El çırptı gülerek.
Ne çocuğu, bebek bu bebek!

Gülümseyerek hızlıca bitirdim lanet yapışkan şeyi, ben bitirmiştim ama Hoseok...her yeri yapış yapıştı.
Maskemi kapatıp beklemesini işaret ettim ve koşarak ıslak mendil alıp geldim, elime aldım güzel ellerini, yavaşça, dikkat ederek sildim yapışkanlığı, sonra ise yüzündekileri silip çöpe attım.

"İlk neye binmek istersin?"

*

"Yoruldum ve sıkıldım"
Sonunda! YEMİN EDERİM SONUNDA!

Tamam şöyle bir gerçek var ki;
Çok güzel gülüyor, o öyle gülmeye devam etsin diye sessizce, o sıkılana kadar günlerce lunaparkta peşinde dolanabilirim.

Ama bedenim bu konuda benimle aynı fikirde değil.

TÜKENDİ!

Karnı guruldadı, hemen oraya koydu ellerini.
"Ve acıktım seni"

Gülümsedim.
"55. Beomji Ramen'e gidelim mi?"
Kocaman gülümsedi.
"SORU MU BU DA!"

*

Bir dağın tepesinde, gün batarken oturmuş dondurma yiyorduk bu havada.
Ama çok güzel bir gündü, bütün gün o ne isterse yapmış, onun güzel kahkahasını duymuştum...çok güzel bir histi.

Derin bir nefes alıp verdi. Arkaya, çimenlere attı bedenini.

"Ne oldu?"

"Asla grup gibi olamayacağız."
Bir anda nereden çıktı şimdi bu?

"Neden olmayalım?"

"Onlar daha uzun süredir birlikteler, sonradan gelmiş olacağız"

"Sende uzun süredir onlarla arkadaşsın, sorun çekmezsin ki"

Güldü.
"Sorma, alerjimi bile bilmiyorlar, yıllarca bayılana kadar çalıştım Yoongi, sorsan hiçbiri bilmez, ama yakın arkadaşlarız işte! Sana bir şey diyeyim mi? Onlar her zaman beraber yalnızlardı, ben yanlarında değildim, asla."

Kaşlarımı çattım.
"Beraber yalnızlardı derken?"

Doğruldu, derin bir nefes alıp verdi.
"Bütün zorluklarda birliktelerdi, birlikte yükseldiler, birlikte ağladılar, birlikte yoruldular, sadece birbirleri vardı, onlar dünyaya karşı yalnızdı, ama beraber yalnızlardı"

"Sende Markus ile yakınsın?"

"Yakındık. Benden hoşlandığını öğrenince mesafe koydum araya, yine de ihtiyacım olduğu anda yanımda olmaktan asla çekinmez, ona borçluyum"
O kızıl kafalı şeytanı gözüm tutmamıştı zaten.

"Çok zor, nasıl yapıyorsun bilmiyorum ama milyonlarca insan sana küfür ederken onlarla tek başıma savaşmak çok zor, tek başıma yalnız olmak çok yorucu ve kırıcı."

Tepeden güzel manzarayı izliyordu kırgın bakışlarıyla, gözümü bile kırpmadan izliyordum onu..
Dudaklarımı yaladım, uzattım elimi nazikçe.
"O zaman...benimle yalnız olmak ister misin?"

Bana döndü bakışları, derin bir nefes alıp devam ettim.
"Stay alone with me"
Esmer elini beyaz elimin üzerine koydu, yumuşak ve rüzgarlı havadan dolayı soğumuş elini tutup bir anda iyice çektim yanıma, hızlı bir hamleyle yüzüne eğilip dudaklarımızı birleştirdim.

Gözlerim açık, onun güzelliğinin her bir santimini daha yakından görüyordum, kocaman açıldı gözleri başta, yanakları ve burnu kızardı sonra, hemen ardından titreyerek kapattı gözlerini, ellerinden birini saçma, mavi renkli tulumun omuzuna atıp avuçları arasına aldı.

Yavaşça kıpırdattım dudaklarımı, üst dudağını aldım dudaklarım arasına önce, hafifçe emdim, ufak bir öpücükle ondan ayrılıp alt dudağına geçtim, durduramıyordum kendimi, öptükçe öpesim, iki kırmızı et parçasını emdikçe emesim geliyordu, alt dudağından ayrılıp tekrar üst dudağına geçerken yavaşça ağzına sokmaya çalıştım dilimi.

Ve bir anda kendimi çimenlerde uzanırken buldum.
Hani konu Hoseok olduğu için artık şaşıramıyorum bile.

Yavaşça doğruldum, ani itilişimden dolayı acıyan başıma masaj yaptım ve nazikçe sordum kızarmış yanaklarını güzel elleriyle kapamaya çalışan minik bebeğe.
"Ne oldu şimdi?"

"Dişlerimi fırçalamadım"
"Ne?"
"Dişlerimi fırçalamadım diyorum, ağzım kokuyordur ondan"

Derdini si-

Yüzündeki elini çekip yanağını okşadım nazikçe, yüzlerimizi yaklaştırıp burunlarımızı sürttüm.
"Eve gidelim mi? Hava soğudu"

Kafa salladı, yavaşça ayaklandık. Dalgın gibiydi.
"Sorun ne?"

"Ya ben şimdi anlamadım, sen benim alone olduğumu anladın mı yani?"
Dudaklarını sarkıtmış, düşünceli düşünceli sormuştu.

Kıkırdadım.
"Telefonunu ortalık yerlerde bırakmamalısın"

"Puf ya!"

"Ne puf yası! Ne zaman söyleyecektin acaba?"

"Asla"

"Eninde sonunda ortaya çıkacaktı, hem böyle olması daha iyi olmadı mı?"

Gülümsedi bir anda, zıpladı yerinde.
"Çok güzel oldu hem de!"

Sadece gülümsedim.

//Kiss bölümü hiç içime sinmedi ya :(((((//

Alone with me ↬SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin