3. Bölüm "Siluet"

7 4 18
                                    


      Hep birlikte saatlerce sohbet etmişler, biraz olsun farklı konular konuşmuşlardı. Hepsi üzüntüsünü gizlemeye çalışıyorlardı. Ama yıllardır birbirlerini tanıyorlar, dışarı vurmasalarda içlerinde kopan fırtınaları gözlerinin içine bakarak anlayabiliyorlardı. Bunu bile bile saklamaya devam ediyor, sanki kimse eksilmemiş gibi davranmaya çalışıyorlardı.
   
     En sonunda Rüya "Saat gece onu geçiyor artık gitmeliyiz. Bu işi nasıl halledeceğiz?" dedi
     "Yarın, kasaba parkında buluşalım." dedi Rana.
     "Hayır, yarın olmaz işlerim var. Önemli."
     "Peki, sorgulamayacağım. O zaman cumartesi sabah kasaba parkında." dedi Raza.
     Hepsi onayladı. Ardından gittiler. Rana, Acar, Arın ve Rüya birlikte sokakta yürüyorlardı. Hava kararmıştı. Önce Rana'yı eve bıraktılar sonra Acar'ı ardından Arın ve Rüya bir birlerine göz kulak olarak evlerine döndüler.

...

Roza'dan

      Hepsi gitmiş biz Toprak'la yalnız kalmıştık. Hala ona sinirim geçmemişti. İkimizde salonda karşılıktı oturuyor sadece birbirimize bakıyorduk. Ben yine sinirli bir ifadeyle bakarken o alaycı ifadesini takınmış, sırıtıyordu. Ortamdaki sessizliği onun kıkırdama sesleri bozdu. Birkaç saniye süren kıkırdamalarının ardından kahkaha patlattı.
     "Ne gülüyorsun, canına mı susadın?" dedim. Ağzını kapatarak görünmez bir fermuar çekermiş gibi yaptı. Ama sonra tekrar gülmeye başladı. Sinirden kıpkırmızı olduğumu hissediyordum. Suratına yanımdaki yastıklardan birini fırlattım. Tam suratıan denk geldiğinde "HEADSHOT" diye bağırdım. Şimdi o somurtuyor ben kahkahalara boğuluyordum.
     "Ne oldu, rengin mi söndü?" dediğimde kapama bir yastık geldi. O yastığı ona geri attım. Bir süre böyle yastıkları birbirimize atıp kahkahalara boğulduk. Ona ne kadar sinirli olsamda sürekli kendini affettiriyordu.

     "Neyseeee, yastık savaşına sonra devam ederiz şimdi gitsem iyi olacak." dedim. "Kaybedeceğini bildiğin için kaçıyorsun. Neyseeeee, bir dahakini yenerim artık. Ben bırakırım seni." dedi.
     "Yan evde oturduğumu biliyorsun değil mi? Kendimde gidebilirim."
     "Hava karardı, tek başına gidemezsin."
     "Çocuk muyum ben? 2 adımlık yol abartma."
     "Değil misin? Dur bir bakayım, hmm." beni baştan aşağı süzdü. "Pembe unicornlu pijama, garip tavşan kulaklı terlikler, dağınık ve en az 3 gündür 'hayır saçımı tarayamazsın anne sen çekiyosun' diye zırladıktan sonra annen saçını taramadığında oluşan saç, çocukça tripler ve yüz ifadeleri. Bütün çocuk özelliklerini taşıyorsun. Bu yüzden hadi gidelim." dediğinde yüzümü buruşturup kollarımı önümde bağladım. "Ha, özellikle bu yüz ve hareketler var. 5 yaşındaki bir çocuksun, kabul et." dedikten sonra yanağımdan bir makas alıp kapıya doğru gitti.

     Ayağımı yere sertçe vurup bende kapıya doğru gittim. Resmen ona bilerek koz vermiştim. Neden üstümü değişmeden gelirim ki? Ah, aptal kafam!

    Ayağına terlik giyinmiş, kapının dışında beni bekliyordu. Onun yanına gidince saçlarını karıştırıyordu. "Senin saçlarına benzedi mi? Bu yeni modeli hiç beklemeden denemek istedim. Nasıl olmuşum?" dedi alayla sırıtırken.
    "Nosol olmosom?" diye fısıldayarak taklit ettim. " Bir şey mi dedin? Söyleme ya da ne kadar mükemmel olduğumu söylediğini biliyorum." dedi.
    "Havalarını yesinler." dediğimde tekrar güldü. Bir şey demek için dudakları aralandı sonra hemen vazgeçip dudaklarını birbirine bastırdı ve gülemeye başladı. Gülmesini aldırmadan eve doğru yürüdüm. Kapıya kadar geldi. Beni bıraktıktan sonra kendi evine döndü.

     Üst kata duş alamaya çıktım. Banyoya doğru kolidorda yürürken kapısı kapalı odamdan birkaç tıkırtı duydum. Üstümde telefonumu aradım ama bulamadım. Tabii ya, o kadar hızlı evden çıktımki her şey gibi telefonumu da unutmuştum.
    Derin derin nefesler aldım. Odamın kapı kulpunu yavaş yavaş aşaüı indirmeye başladım. Odamdakinin annem olduğunu düşünsem bile annem neden benim odama girip kapıyı kapasın ki? Hem bugün annemin hastanede gece nöbeti vardı.
     Kapının kulpunu tamamen indirdiğimde kapıyı yavaş açarak içeriye girdim. Tam o anda simsiyah bir gölge gibi bir siluet gördüm. Ben kapıyı açtığımda açık camdan dışarıya atladı. O an korkuyla yüksek bir çığlık attım. Odamda biri vardı. ODAMDA BİRİ VARDI!
    Panikle kapıyı tamamen açtım. Ardından ışığı açtım. Odamda hiçbir yer dağılmamıştı. Ama birini gördüğüme eminim. Burda biri vardı. Ya o katilse? Evimize kadar girebiliyorsa.. Siktir!

B.B.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin