7. Bölüm "Yeni Şüpheli"

22 6 3
                                    

Roza'dan

Sabah olmuş, uyanmıştım. Aradaki yastıklar pek işe yaramamış olacak ki toprağı bir kolu kolumun üstündeydi. Ben yan yatmıştım. Kolunu yavaşça tutup ona doğu döndüğümde gülmemek için kendimi çok zor tutmuştum. Toprak'ın iki eli yanlara açık, kafası kapı tarafına dönük, bacakları da hafif aralı sırt üstü yatıyordu. En son dayanamayıp sesli bir şekilde kahkaha attığımda yerinden fırlayıp oturma pozisyonuna geçti.
"Ne oldu? Biri mi geldi?" dedi uykulu, içine endişe karışmış bir ses tonuyla. Ben hala gülüyordum. O bana dik dik bakıyor, somurtuyordu.
"Bir şey olmadı." dedim kahkahalarımın arasından.
"Neden gülüyosun bu kadar? Komik olan ne?" dedi. Daha fazla gülmeye başladım. Nefes nefese kalmıştım ama gülmemi de durduraıyordum.
"Çok komik uyuyordun." dedim nefes nefese. Hala gülüyordum. Onu taklit etmeye çalıştım. Bana garip garip bakarken daha fazla gülüyordum.
"Sabah sabah gelmişler yine sana." deyip gözlerini devirdi. Uyuma şekliyle dalga geçilmesini sevmediğini anlamıştım. Yine de aklıma geldikçe gülesim geliyordu. Kıvırcık saçları dağılmıştı. Bu daha komik yapıyordu.
Sonunda sakinleştiğimde bana garip garip baktı. "Ne oldu ya?" dedim. "Korkmaa başladım ben senden. Sabah sabah bir şey olmuş sana." dedi. Elini alnıma uzattı. Alnıma avuçiçini koyduğunda biraz bekledi. "Ateşinde yok, ilginç." Bileğinden tutup elini sertçe alnımdan çekip kollarımı göğüsümde kavuşturdum.
"Ben iyiyim, asıl sen garipsin. Hıh." dediğimde kfamı yava çevirim yandan yandan ona baktım. Bu sefer gülme sırası ondaydı. Gülmeye başladı. "Tamam, tamam kızma. " dedi iki elini havaya kaldırarak. Ona bakla yandan bakıyordum. En son dayanamayıp bende gülünce ikimizde kahkahalara boğulduk.
Toprak'ı seviyordum. O ne olursa olsun hep yanımdaydı. Ne olursa olsun hep beni güldürürdü. Alin'in ölümünden sonra o da çökmüştü. Yinede bana daima destek oldu. Benim yanımdan her gittiğinde ağladığını biliyordum. bazen odamın camından gizlice o eve giderken bakıyordum. Odasına girdiğinde elleri gözlerinde akan yaşları siliyordu. Acısını benim yanımda yaşamamaya çalışıyordu. Hatta kimsenin yanında.
Alin onun için herkesten farklıydı. Hep öyleydi, hep de öyle kalacak. Aras için mutlu olduğunu bile düşünüyordum. Ondan hep nefret ederdi. Bazen Alin'den hoşlanıyor, Aras'tan kıskanıyor sanıyordum. Fakat öyle değildi. Toprak'ın her gün farklı özelliklerini keşfediyordum. Duygularını her zaman çok iyi saklar, hep dalga geçerdi. Ne kadar acısı olursa olsun. Ama ona asla o gözle bakmadığını uzun zaman sonra anlamıştım. Duygularını çok iyi saklamasına rağmen bakışları her şeyi açıklıyordu. Alin'e abi şevkatiyle bakıyordu. On korumaya çalışıyordu, Aras'tan. Nedenini hiç bir zaman söylememişti. Ne zaman sorsam söylemezdi.
Yine sormak istiyordum ama keyfini kaçırmak da istemiyordum. Yine de dayanamadım.
"Aras'tan neden bu kadar nefret ediyordun?" diye sordum bir anda. Sorumla bir anda duraksadı, yüzündeki gülümseme soldu, gözlerinde öfke vardı.
"Nerden çıktı bu soru şimdi?" dedi sesini sakin tutmaya çalışsada pek başarılı olamıyordu. Dişlerini birbirine kenetlemiş, dişlerinin arasından konuşuyordu.
"Aklıma geldi. Hiçbir zaman söylemedin. Hep sordum, her soruşumda yüzün bu hali aldı, bana kızdın, azarladın, geçiştirdin ama asla bir cevap vermedin. Sadece merak ediyorum. Ne olursa olsun hep senin tarafında olduğumu biliyosun diye umuyorum. Aras'ı öldüren sen olsaydın bile yine senin tarafında olurdum. Çünkü, senin kinin hiç bir zaman boşa değildir." dedim sakin bir sesle. Son iki cümlemi fısıltıyla söylemiş olsamda duymuştu. Kaşlarını çattı. Yüzüne bakmamak için başımı öne eğdim. Eli çenemi kavrayıp nazikçe yüzümü yukarı kaldırdı.
"Aras'ı öldürdüğü mü düşünüyorsun?" dedi kaşları çatık bir biçimde.
"Hayır, ne olursa olsun yanında olduğumu anlaman için örnek verdim." dedim fısıltıyla. Sözümü bitirdiğimde gözlerimi kaçırmıştım.
"Gözlerini kaçırıyorsun, kısık sesle konuşuyosun. Benden korkuyor musun? Benim katil olduğumu mu söylüyorsun?" dedi. Gözlerimi zorlukla yüzüne çevirdim. Onu bununla suçlamıştım. Alin'den sonra en çok bana değer verirdi. Bunu kendi ağzıyla söylemişti. Şimdi abilik yaptığı biri ölmüş, ikincisi onun katil olduğunu düşünüyordu. O an onun olamayacağını anlamıştım. Gözlerinde o yoktu. Bakışları öyle değildi. O olamazdı. Ondan nasıl şüphelenebilirdim? Bunları düşünürken gözlerim dolmuş, kendi yaptığıma kızıyor, bunu düşünmeme üzülüyordum.
"Hayır, seni suçlamam, yapmam. Asla!" dediğimde kollarımı ona sardım. Oda kolalrını bana sardı. Sarılıyorduk. Benim dolan gözlerim artık dayanamamış, bir musluğu anımsatır şekilde gözyaşlarımı akıtıyordu.

B.B.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin