11.Bölüm "Kayıp Yüzük ve Baykuşlar"

7 4 19
                                    

Roza'dan

   Mahkemenin üzerinden birkaç gün geçmişti. Toprak'ı çıkarmak için daha fazla kanıt istiyorlardı. Bunun için uğraşıyorlardı. Kasabada belli kısımlarda olan kamera kayıtlarına, bahsettiği hastanenin ziyaretçi listesine ve daha bir sürü şeyi inceliyorlardı. Anlattıklarını kanıtlayacak şeyler arıyorlardı.

   Bense evde oturuyor dışarı çıkmıyordum. Daha doğrusu çıkamıyordum. Annem beni dışarı salmıyordu. Hayatımın tehlikede olduğunu söyleyip duruyordu. O bile inanmıyordu Toprak'ın katil olduğuna. En başından beri asla inanmamıştı. Ama ben onun en yakın arkadaşı olan ben bir anlığına da olsa şüphe etmiştim ondan. Bu yüzden kendimi asla affetmeyecektim. Yüzüne nasıl bakacaktım?

...

   Akşam olmuş, hava kararmıştı. Duvarlar artık üstüme üstüme geliyordu. Bunalmıştım, sıkılmıştım. Bugün annemin nöbet günüydü ve evde yoktu. Dışarı çıkmaya karar vermem kısa sürmedi. Gidecek bir yer düşündüm. Öbürlerime yazdım fakat hiç biri müsait değildi. Tek başıma çıkmaya karar verdim. Bara gidecektim. Orada en azından insanlar vardı. Yeni arkadaşlar edinip sohbet edebilirdim. Ya da sadece sarhoş olup kafamdakileri atabilirdim.
  Üstüme beyaz, vücudu saran, askılı ve kısa bir büstiyer; altıma lacivert, dar ve mini bir etek giydim. Sade bir makyaj yaptım. Ardından büstiyerin üstüne eteğimle aynı renk ve kısa bir ceket giyinip koluma beyaz bir çanta taktım. En son çantama ihtiyacım olan şeyleri koyup beyaz spor ayakkabılarımı giydim ve bara doğru yürümeye başladım.
   Kasaba küçük olduğundan çok ulaşım aracı olmazdı. Her yere yürüyerek kolayca ulaşabilirdiniz. Gün içinde birkaç kez otobüs geçerdi. Onun dışında hiçbir ulaşım aracı olmazdı.

  Yaklaşık 15 dakika yürümenin ardından bara ulaşmıştım. Kapının önünde bir güvenlik vardı. Kimliğimi gösterip içeri girdim. Bir sürü insan vardı. Sarhoş olmuş insanların bazıları dans ediyor bazıları içmeye devam ediyordu.
  Bar masasına doğru yürürken gözüme tanıdık biri çarptı. Bu kişi dedektifti. Yanındaki bar sandalyesi boştu. Gidip yanına oturdum.
  "Merhaba, dedektif." dedim. Elindeki viski bardağını bırakıp bana doğru döndü.
  "Merhaba, Roza." diye yanıtladı.
  "Hangi rüzgar attı sizi buraya dedektif?" diye sordum barmeni çağırırken.
  Viskisinden bir yudum aldı. "Ben hep buradayım. Asıl senş hangi rüzgar attı buralara? Ayrıca lütfen bana Uras de. İş dışında ismimin kullanılmasını tercih ediyorum." dedi viskisini bitirip yenisini istedi. Bende aynısından isteyip ona yanıt vermek için ona doğru döndüm.
  "Peki, Uras. Canım sıkıldı bu yüzden geldim."
  "Arkadaşların nerede?"
  "Hepsinin işi var bu yüzden tekim. Kafamı dağıtmam lazım." Kendi viskimden bir yudum aldım. Benimle beraber o da viskisinden bir yudum daha aldı. Sohbet etmeye başlamıştık.

...

  Birlikte viski içiyor konuşuyorduk. Kaç tane içtiğimi bilmiyordum. Üçüncü bardaktan sonra saymayı bırakmıştım. Kafam yeterince iyi olmuştu. Konuşmaya biraz ara verip telefondan saate baktım. Saat 00.00'u geçmişti. Artık eve gitmeliydim.
  "Görüşürüz, Uras. Gitmem gerek saat çok geç oldu. Sohbetin çok sarıyor bunu bir ara yine yapalım. Neyse hadi gittim ben." dedim ve ayağa kalktım. Başım feci şekilde dönüyordu. Birkaç çarpık adım attıktan sonra ayaklarım birbirine dolandı. Tam yere düşecekken bir kol beni belimden yakaladı.
  "Bu şekilde eve gidemezsin. Dışarda bir katil var hatırlatırım." dedi beni tutan kişi. Seninden Uras olduğunu anlamıştım.
  "Yok ben giderim sağol." dedim. Ayakta tekrar düz durmaya çalıştım. En sonunda başarınca yürümeye devam ettim. Birkaç adım sonra yine takılıp öne doğru düşecekken yine beni tuttu.
  "Bu şekilde mi gerçekten? Katil öldürmese bile sen düşüp kafanı çarpa çarpa kendini öldüreceksin." dedi. Haklıydı. İnadı bırakıp onun beni bırakmasını kabul ettim.
  "Off, tamam." dediğimde beni belimden tutup yürümeme yardımcı oldu. Kendi kendime sesli bir şekilde planlar yapıyor, bunları sesli söylediğimi fark etmemiştim o bana söyleyene kadar.
  "Yaptığın planları duyduktan sonra seni eve bırakmamaya karar verdim."dedi.
  "Ne? Nereye bırakcaksın? Ormana mı? Ormanda gezmemde yardımcı mı olacaksın?"
  "Hayır tabii ki. Dedektifim ben neden seni katilin cinayetlerini işlediği yere bırakayım. Seni kendi evime götürücem. Daha güvende olursun. Eğer yalnız bırakırsam bu kafayla ormana gidersin. Bir ölü daha istemiyorum."dedi. Memnuniyetsizlikle homurdandım. Yürürken midem bulanmaya başladı. Yolun kenarına kustuğumda Uras homurdandı. Kustuktan sonra yine bana yardım edip yürümemi sağladı. O da pek düz yürüyemiyordu. Sanırım o da fazla içmişti.

B.B.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin