Herkese keyifli okumalar diliyorum...
&
Asu'yla beraber aşağı inip koltuklara oturduk. Herkes bize merak dolu bakışlarla bakıyordu. Sanırım haklılarda. Bu bir haftada Asu ve Levent hariç kimseye olanlar hakkında bir açıklama yapmamıştım.
Efe konuş der gibi bana bakınca dudaklarımı araladım. "Bana takıntılı olan bir adam var," diyerek başladım konuşmaya. "Ve ben onu tanımıyorken, o beni tanıyormuş. Kısacası üç ay boyunca beni takip etmiş. Sonra ise karşıma çıkma kararı almış. İlk tanışmamızdan bir ay sonra beni kaçırdı"
Yalnız, kendime üzülmedim değil. Şimdi düşününce 'nasıl farketmemiş olabilirim?' diye kendimi yiyip bitiriyorum.
"Koskoca beş ay boyunca oradan kaçamadım. Çok kez denedim, başarılı olamadım. Fakat o gece, kaçmayı başardım. Ormanın içinde bir evdi, otoban falanda yoktu. Bir süre sonra oradan uzaklaşmıştım, karşımda bir otoban görünce yola atladım. Levent'le orada karşılaştık, gerisini biliyorsunuz."
Altan kaşlarını çatarak gözlerini yere dikti. "Şerefsiz." Fazlasıyla öfkeli görünüyordu.
"Eğer istersen tam şu anda onu öldürebiliriz," dedi Efe hiddetle. "Onu öldürme zevkini tatmak bana ait olacak." Onu öldürmek, bana aitti. En azından kendime bunu borçluydum.
"Pekâlâ." Atilla ayaklanarak devam etti. "Yardıma ihtiyacın olduğu zaman, söyle. Hallederiz," diyerek yukarıya çıktı.
Kafamı sallayarak koltuğa iyice yayıldım. "Eğer iyileştiysen, çalışmalara başlayalım." Evet, başlasak iyi olacaktı. Bir an önce onlarla görevlere gitmek istiyordum. Bir yardımım dokunacaktı, eminim.
"İyiyim, başlayabiliriz." Efe ellerini iki kez birbirine vurduktan sonra bana bakarak gülümsedi. "O zaman aşağı inip şimdi başlayalım." Asu, Efe'ye onaylamaz bakışlar atmaya başlamıştı. "Asu, iyiyim gerçekten."
Cevabımdan pek tatmin olmuşa benziyor denemezdi. Homurdanarak Asu'yu kolundan tuttum ve ayağa kaldırdım. "Peki öyleyse!" Asu kabul ettiğini belli edince aşağı kata, yani onların antrenman yaptıkları salona indik.
Şimdi diğerlerinin gelmesini bekliyorduk. Gerçekten burası fazlasıyla büyüktü. Halterler, koşu bantları ve çeşit çeşit aletler vardı. Ortasında büyük bir boşluk vardı, sanırım burada birbirleriyle kapışıyorlardı.
"İlk önce." Asu elleriyle alandaki boşluğu işaret etti. "Atilla sana kendini nasıl savunacağın-" Altan, Asu'nun cümlesini bitirmesine izin vermeden konuşmaya başladı. "O sorumluluğu ben üstleneceğim."
Asu kabul ederek bana döndü. "Senin içinde uygunsa?" Kafamı hemen sallayarak bende kabul ettim. Altan elindeki siyah hırkayı asarken konuştu. "Soru sormamıştım." Hadi ya, cidden mi? Suratsız!
Asu ona göz devirerek bana doğru döndü. "Siz başlayın. Diğerleri birazdan gelir." Kafamı salladım. Şu an burada, Efe, Altan, Asu ve ben vardık.
Alanın ortasına geçerek derin bir nefes aldım. Yere serilmiş olan büyük bir yoga matı vardı. Sanırım Altan beni yere serse canım acımazdı, değil mi? Neyse, zaten şu an sadece eğitim verecekti.
İlk önce bana doğru bir yumruk savurduğunda hızlıca yere eğilerek yana doğru kaydım. Fazla beklemeden karnına bir tekme geçirmeye çalıştım. Ama adı üstünde, sadece çalıştım ve başarılı olamadım!
Ayak bileğimi tutarak beni yere düşürmüştü. "Tekrar." Bir hışımla yerden kalkarak pozisyonumu aldım. Bu sefer ilk başlangıcı ben yaptım ve yüzüne bir yumruk savurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR TEK SEN
Teen Fiction"Madem beni seviyorsun, benim için canını bile verirsin, o zaman gözlerimin önünde öldür kendini. Bu sayede inanırım senin sevgine." Kahkaha atarak demir parmaklıklardaki kilidi açtı. Başlıyorduk yine... "O kadar aptal değilim, Vera." Üzerime doğr...