Keyifli okumalar diliyorum...
&
Asu yanıma gelerek koluma girdi. "Ona aldanma, zamanla alışacaksın." Beni çekiştirerek koltuğa oturttu.
"Ah, benimle çalışacağın için çok mutluyum." Bunu duymak beni tuhaf hissettirmişti. Uzun zaman sonra ilk defa mutlu hissediyordum. Levent, "Bizimle," diyerek Asu'yu düzeltti.
Bu haraketine Asu göz devirirken ben tebessüm ettim. Atilla ve Efe de yanımıza gelerek oturdu. "İyi atış yapabilir misin?" Efe'nin sorusuyla kafamı olumlu anlamda salladım.
"Deneyelim mi?" Dişlerimi göstererek sırıttım. "Harika olur." Atilla lafa atladı. "Wonderful, wonderful!"
Kahkaha atarak başımı öne eğdim. "Nereden biliyorsun silah kullanmayı?" Silah kullanmayı bana annem öğretmişti.
"Annem öğretti." Asu onaylar anlamda bir mırıltı çıkardı. "Annen neden öğretti?" Tekrar sorduğu soruya yöneldim.
"Annem, ben küçükken her yaşayacağım şeye hazırlıklı olmamı isterdi. On altı yaşımdayken silah kullanmayı öğrenmemi istedi."
Asu kafasını salladı. "Annen şu an nerede?" Asu cümlesini bitirir bitirmez Levent konuştu. "Yeter bu kadar." Hepimiz gözlerimizi ona çevirdiğimizde Asu'ya susmasını isteyen bakışlar attığı gözümden kaçmamıştı.
Altan içeriye girdiğinde herkes dikkatini ona verdi. "Test etmeyecek miydiniz?" diye sordu. Hızlıca ayaklanarak herkese gülümsedim.
Evin arka bahçesine çıktık. Efe ve Levent yapacağım atışlar için odun sehpanın üzerine şişeler diziyorlardı. Atilla bir tane silahı elime tutuşturdu.
"Bununla atış yapabilirsin."
"Teşekkür ederim." Avucumun arasındaki silahı dikkatle inceledim. Şarjörünü kontrol ettiğim sırada Levent silahı elimden aldı. Sorunu neydi bunun ya?
"Ne yapıyorsun?" diye sordum kaşlarımı çatarak. Belindeki silahı çıkartıp bana doğru uzattı. "Bundan sonra bu silah, senin silahın." Diyerek elimden aldığı silahı tekrardan Atilla'ya uzattı.
Levent'in verdiği silaha baktım. Güzel bir silaha benziyordu.
"Atışlarını yapabilirsin." Asu heyecan dolu gözlerle bana bakıyordu. Hepsi bana böyle merakla bakıyorken nasıl odaklanacaktım?
Şimdi 'bakmayın bana' dersem çok tuhaf olurdu. Ama bakarlarsa odaklanamazdım. Oflayıp elimdeki silahı sıkıca kavradım. Omuz hizamda tutup iyice odaklanmaya çalışarak bir el ateş ettim. Şişeyi vurduğumda elimdeki silahı yavaşça indirdim ve gülümsedim.
Silahı en son bir yıl önce kullanmıştım.
Asu gülümseyerek yanıma gelmek üzereyken, Altan onun kolunu tutarak yanına çekti. "Atışları bitmedi. Bekle az." Aman sen eksik olma zaten Altan bey. Siz olmasanız biz ne yaparız?
Tekrar silahı kavradığım sırada birinin arkamdan elimi tutmasıyla birlikte afalladım. Hafifçe kafamı kaldırarak baktığımda bu kişinin Altan olduğunu gördüm.
Sırtım göğüsüne yaslanmış bir şekilde duruyordum. Gözlerini kısarak bana baktıktan sonra silahı kavrayan elimi daha sıkı tuttu.
"Öyle yapmayacaksın." Elimi biraz aşağı indirerek şişenin ortasını hedef aldı. Kulağıma eğilip fısıldadı. "Şişeyi avın gibi düşün, ilk önce vuracağın yere odaklanman gerekiyor, sen vuracağın yeri belirlemeden ateş ediyorsun."
Böyle sen ağzımın içindeyken odaklanamazdım tabii! Ne bekliyorsa...
Yutkunarak şişeyi vuracağım yeri belirledim. "Silahı biraz daha sıkı tut. Omuz hizanın biraz üzerinde olsun. Vuracağın yeri belirledikten sonra ateş et. Şanslı olduğunu düşünüyorsan, vuracağın bölgeyi hedeflemezsin." Konuşmasını bitirdikten sonra geriye çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR TEK SEN
Teen Fiction"Madem beni seviyorsun, benim için canını bile verirsin, o zaman gözlerimin önünde öldür kendini. Bu sayede inanırım senin sevgine." Kahkaha atarak demir parmaklıklardaki kilidi açtı. Başlıyorduk yine... "O kadar aptal değilim, Vera." Üzerime doğr...