İyi okumalar...
&
Çıplak ayaklarım üşüyordu. Vücudum soğuktan titriyordu ve bazı yerlerimi neredeyse hissedemiyordum. Çok şeye ihtiyacım vardı.
Dikiz aynasından izlediğim koyu gözler bi anda bana çevrildiğinde gözlerimi kaçırdım. Eli yavaşça arabanın klimasına doğru uzandı. Titreyen vücuduma hakim olamamıştım ve bunu gördüğünü farketmiştim.
Araba fazla olmadan ısınmıştı. Ayaklarımı birbirine sürttüm. Isınamıyordum, kahretsin. Burnum akmaya başlamıştı.
***
Fazla düşünmeden ilerledim. Kapının önünde durup karşımdaki gencin hareketlerine odaklandım. Elini cebine sokup içinden bir anahtar çıkardı, tek eliyle kapıyı açtıktan sonra anahtarı çıkardı ve tekrar cebine attı. Onu gereğinden fazla incelediğimi farkedince bakışlarımı yere indirdim.
Önünden geçerek eve girdim. Arkamdan geliyordu ya da gelmiyordu, istediğim tek şey sıcak ve yumuşak bir yataktan ibaretti.
"İsmini söylemeyi düşünüyor musun?" Soruyu sorarken koridorda ilerliyor, aynı zamanda etrafı incelemeye devam ediyordum.
"Levent."
Onaylayan bir mırıltı çıkartarak ilerlemeye devam ettim. O sırada Levent önümden geçerek oturma odası olduğunu düşündüğüm yere adımladı.
Peşinden gittim.
Bir anda dudaklarımdan çıktı. Ağzıma da hakim olamamıştım. "Amacım öldürmek değildi ama ölse iyi eder." Gözlerini kısarak beni fazla dikkatli inceliyordu ve kızarmama sebep oluyordu.
"Gerginsin." Kafamla onayladım. "Ne kadar rahat olabilirim ki?" Gözleri ayaklarıma takıldığında evini pislettiğimi mi düşünüyor diye merak etmiştim. "Olmamalısın." Gözlerini kısma sırası bendeydi, ama haklıydı. Onun gözlerine bakarken içimde bir şeyler kıpırdanıyor ve rahatsız hissediyordum.
"Git, temizlen." Sesiyle birlikte yüzüne baktım. "Ben sadece... Evime gitmek istiyorum." Yayıldığı koltukta biraz daha dik hale geldi ve tek kaşını kaldırarak beni konuşmaya teşvik etti. "Burda... Burda kalmak gibi bir niyetim yok. Evinde bir yabancıyla kalmak rahatsız edici..." Cümlemi bitirmeden sesimi kesmişti. "Bu saatte nereye gitmeyi düşünüyorsun?" Sessiz kaldım ve sadece gözlerine odaklandım. "Eğer rahatsız olacaksan..." Bu sefer sözü kesen ben olmuştum. "Senin için konuşmuştum."
"Benim için konuşamazsın." Hızlı bir cevap verdiğinde daha fazla sert bakan gözlerine bakamadım. "Üzgünüm." dedim. Kendimi şu an fazlasıyla çaresiz hissediyordum. İçimden bir ses özgürsün, sevin diyordu ama öyle değildi işte.
Oturduğum koltukta ellerimi dizimin üstünde birleştirip yeri izlemeye başladım. Ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu. Hissettiğim hareketlenmeyle kafamı kaldıracaktım fakat gerek kalmadı. Tek dizinin üstüne çöktü ve gözlerini boynuma odakladı. İnce parmakları boynuma değdiğinde sıcaklığıyla irkildim.
Kaşlarını çattı. "O mu yaptı?" Elimi boynumdaki yaraya götürdüm. "O yaptı," dedim yarı fısıldayan sesimle. Parmağını boynumdan çekerek ayağa kalktı.
"Gel." Ayağa kalkarak peşinden ilerledim. Uzun koridorun sonunda olan bir odayı işaret etti. "Bundan sonra burada kalacaksın."
Kafamı sallayarak odaya ilerledim. Odanın içine siyah tonları hakimdi. Gülümseyerek yatağın üzerine atladım. Gerçekten uzun bir süredir yatakta uyumuyordum. Sahi, ne kadar olmuştu? Cevabını merak etmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR TEK SEN
Novela Juvenil"Madem beni seviyorsun, benim için canını bile verirsin, o zaman gözlerimin önünde öldür kendini. Bu sayede inanırım senin sevgine." Kahkaha atarak demir parmaklıklardaki kilidi açtı. Başlıyorduk yine... "O kadar aptal değilim, Vera." Üzerime doğr...