Bölüme özel Playlist hazırladım, isterseniz medyayı açarak okuyabilirsiniz.
" Yıl 2011 ࿃ Mart 2 "
İlkbahar aylarının başı Mart çabucak geldi. Bay Kim, oldukça sakin ve hafif esen rüzgarın tende bıraktığı yumuşak hissin altında rahatlar gibi oldu. Katılımın fazla olduğu bu festivalin etrafındaki insan kalabalıklarının gülüşmelerini duyuyordu. Doğrusu epey gürültülüydü burası. Yine de buraya ne için geldiklerini kendisine durmadan hatırlatıyordu. Yüzündeki gergin ifadeyi rahatlatarak başını elinden tutan küçük Jongdae'ye çevirdi. Yerinde bir o yana bir bu yana sallanarak ilerideki stantlara bakıyordu. Belli ki ilgisini çeken bir şeyler bulmuştu şimdiden, dedesi evden çıkmadan önce yanından ayrılmamasını epeyce tembihlememiş olsa bir çırpıda gözlerini ayırmadan baktığı o yere koşacaktı.
"İşimiz bittiğinde oradaki çiçekçiye gideriz, ha? İster misin?" dedi Bay Kim, parmağıyla işaret ettiği yere bakarken. Dae heyecanla başını sallayarak dedesini onaylayan kocaman bir gülümseme verdi. Bir süredir çiçeklere olan hayranlığını ailede bilmeyen kalmamıştı ve annesi sırf bu yüzünden ona bahçesinin güllerden oluşan kısmının bakımını yapmasına izin vermişti.
Bay Kim, Dae ile kalabalığın içine karışıp doğru hatırladığını düşündüğü yoldan yürümeye devam ederken içindeki tedirginlik her adımda biraz daha artıyordu. Göğsü aldığı her nefeste boğucu bir şekilde kabarıyordu ve buna anlam vermek zordu. Çocuğun elini içgüdüsel olarak biraz daha sıktı ve yakınına çekti.
Onu korumalıydı, en azından torununu koruması gerektiğine inanıyordu.
Dae ise bu sırada çok başka şeyler düşünüyor, çok başka şeyler ilgisini çekiyordu bu festivalde. Heyecan ve merak dolu kalbini gördüğü her değişik stantta nasıl dizginleyebilirdi? Çiçekler, çikolatalar, balonlar, oyuncaklar! Hepsine uzun uzun bakmalıydı. Beyaz şapkasını diğer eliyle düzeltirken dedesine baktı.
"Daha sonra dondurma da yer miyiz dede?"
Hiçbir şey söylemeden kafasını sallayarak onayladı, Bay Kim.
Bir süre daha gözleri öteki insanların durdukları, gülüştükleri noktaya takıldı. Çocukların elindeki balonları izledi. Bahar havasını çekti içine, çok mutluydu bugün. İzlediği bahar sahnesi dedesinin adımlarının durmasıyla yarıda kaldı. Festivalin bu kesimi biraz daha boştu, 'sanki tüm eğlencesiz yerler buraya verilmişti.' ilgisini çeken bir stant da yoktu üstelik. Bir dükkanın içine girip uzun koridorda ilerlerken merakına yenik düşüp dedesine "Burası hiç eğlenceli değil. Ne var ki burada?" dedi huysuz bir tavırla. Yine de bu iç karartan yeşil desenli duvar kağıtlarını izlerken ağzından düşündüğü kelimenin çıkmasını önemsemedi. "Boğucu."
Bay Kim, tüm gün aklında bin tane sonuçlar doğurduğu o Medyum'un odasının karşısına geldiğinde Dae'ye döndü ve çocuğun hizasında olacak şekilde dizlerinin üzerine durdu. Torununun kollarından sakince tuttu ve saçlarını okşadı merhametle. Gülümsedi ardından.
"Bana anlattığın rüyaları hatırlıyor musun, Dae?"
"Evet, içimden çıkan o şeyden bahsediyorsu-" Bay Kim, çocuğun lafını bir çırpıda engelleyerek sözünü tamamlamasına engel oldu. Öyle ürperiyordu, öyle huzursuzlanıyordu ki bu rüyaları karşısındaki küçücük çocuktan duyduğunda, düşünmek bile zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dream: Under The Souls / Jongdae x Chen
FanfictionPeki ya rüyalarını kontrol edebilmek Jongdae için lanet miydi yoksa bir lütuf muydu? Jongdae doğum sırasında hayatta kalabilen tek yumurta ikizidir. Kardeşi Chen, daha doğmadan annesinin rahminde ölmüş ve gözlerini hiç açamadan sonsuza dek yummuştur...