1. HİÇ IŞIK YOK

366 26 114
                                    

VİRANE

1

"HİÇ IŞIK YOK"

"Ölüm tuzaktır; aşk kefareti
ödenmemiş bir kir."

Şarkılar;
No.1, Melek Mosso - Hiç Işık Yok

(Kurguda geçen, akıl hastanesinde olan ve 'hafıza' ile ilgili olan şeyler tamamen hayal ürünüdür. Tıpda böyle bir şey henüz tam anlamıyla mümkün değildir. Sonradan eleştiri almamak için bu açıklamayı yapıyorum, bilginize.)

🌘

9 Ağustos 2018, Ankara.
GATA Ruh Sağlığı ve Hastalıkları.

Elimdeki sımsıkı tuttuğum fotoğrafı görüş alanımdan bir an için kaçırmadım ve geçmişin içimde bıraktığı külleriyle fotoğrafa bakmaya devam ettim.

Geçmiş denen şey bir silahın soğuk namlusunun ucu gibi enseme saplandığında acıyla inledim.

Tek bir kurşundu.

Hayatımı mahveden...

"Dila?" Hemşirenin yanıma gelmesiyle başım ona döndü.

"Bugün nasıl hissediyorsun?" diye sordu. Duyabiliyordum sanırım ama gücü kendimde bulamadığımdan susuyordum. Alışmışlardı aslında buna.

Dilsiz Duha olmuştum hastanede.

Oysa ben hiç susmazdım.

"Aynı," dedi arkasındaki yardımcıya dönüp. Siyah gözlerimin içine baktığında gözlerimi kaçırmadım.

"Aynı bakıyor," Durdu ve tekrar baktı. "O günü hatırlıyor, gözleri korku dolu." Başımı çevirdim tekrar fotoğrafa. Kahve gözlerle buluştu gözlerim.

Parmaklarım fotoğrafta gezerken hemşirenin yanıma gelip eğildiğini gördüm.

"Kim bu?" dedi ilk defa soruyormuş gibi.

Cevap vermedim her zaman yaptığım gibi.

"Uzun boylu, siyah saçlı, kahverengi gözlü, siyahlar içinde olan bir adamın fotoğrafına bakıyor her zamanki gibi," dedi dönüp. Yeşil gözlerini üstüme dikti.

"Dila," dedi. Tepki vermedim.

"Seni görmek isteyen biri var." Yutkunduğumu hatırlıyordum. Birinin beni ziyarete gelmesi iyiye işaret değildi.

"Onu istiyor musun?" Korkulu bakışlarımı kapıya çevirdim ve baktım. Birini göremiyordum.

"Musa Saral'la görüşmek istiyor musun?" Babamın adını duyunca yüreğimde bir şeylerin parçalandığını hissettim ve gözlerim anında doldu.

Hemşire başıyla onayladı ve yardımcısı kapıyı açarak içeriye bir adamı girdirip kapıyı kapattı.

Babamın suretiyle karşılaştığımda kaskatı kesildim ve burnumun yandığını hissettim. Dudaklarımı oynatamadım ama.

Konuşamamak bu dünyadaki en büyük cezaydı.

Hemşire babamı görünce ayağa kalktı ve babamın bakışları benden bir an olsun ayrılmazken hemşirenin sesiyle ona döndü.

VİRANE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin