VİRANE | Geçmişten Kesit I

434 41 103
                                    

VİRANE

GEÇMİŞTEN KESİT I

Şarkılar;

Üflediler Söndüm, Olgun Şimşek

🌘

29.09.2022

Sincan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu,
AZK.

İnsan, beklediği biri olunca, saniyeler dakika, dakikalar saat, saatler yıl olarak gelirmiş, öyle söylerdi Sinyor Amca. O ise bunun çoğu zaman farkında olmazdı. Bir tek, tek, onunla göz göze geldiğinde anlardı.

Gecenin katran karası avluya simsiyah düştüğünde, adımlarını yavaşlattı. Gözlerini hafif yukarıya çevirdi, elleri cebindeyken, tek bir ışık gördüğü anda gözünü kapattı ve derin bir nefes verdi.

Saatler belki yıl olmuyordu ama, tek bir bakışla tek bir dakikası ömründen on yıl alıyormuş gibi geliyordu.

Rüzgar sertçe esiyor, sanki dövüyormuş gibi çınlatıyordu vurduğu her yeri. Tek bir ses dahi yoktu ortalıkta rüzgardan başka. O kadar sessizdi ki, bir cinayet işlense, kimse fark etmezdi. Aslında o kadar kalabalık içinde en yalnızıydı.

Buğulu gözleri bir bir koğuşların kapılarında gezdi. Tek bir çıkış noktası aramıştı yıllarca burada ama yoktu. Tek çıkış yolu o'ydu ama o, artık yok diyordu.

Derin ve boğuk nefesi dışarının soğuğuna karışıp buhar gibi çıkarken, ellerini cebinden çıkardı. O kadar çok süre geçirip o kadar çok izlemişti ki buraları, gardiyanlardan daha çok bildiğine emindi. Aslında herkes emindi.

Çünkü ağzını bıçak açmıyordu.

Çok konuşmaz, çok sohbetlere katılmaz, herkesten önce kalkar, herkesten geç yatardı. Kimse akıl sır erdiremezdi ona ve yaptığı hareketlere.

Buraya değil de, deli hastanesine ait olduğunu düşünürlerdi çoğu zaman. Ama ona göre fark etmezdi, dört duvar her yerde dört duvardı, asıl önemli olan; o dört duvarın ardında onu kimin beklediğiydi.

Elinde sımsıkı tuttuğu fotoğrafı görüş alanına getirmek istedi, eli gitmedi. Eli gitse, parmakları kopacaktı sanki. Sertçe yutkunduğunda o heybetli vücudunun içinde yaşanan acı kaynağı onu günden güne daha çok çöktürüyor, geniş omuzları çöküyordu.

Bir tek şeyi eksilmiyordu bu dört duvar arasında, o da; sevdasıydı.

İnsan canı pahasına değil, canı yaparcasına sevmeliydi bir insanı. O heybetli vücudun sahibi de bunu çoğu zaman yapmıştı. Bir insanın fotoğrafına bakamayacak kadar seviyorsa, o canı yapmak değildi; artık canı olmaktı.

Onun canını elinden almışlardı.

O ölmüştü.

Adımları sessizce avluda dolaşırken, açılan kapıyı önemsemedi.

"Katran Karası, " diye bağırdı gardiyan yüksek sesle. Adımları durmadı, aksine yavaşlamadı da, elleri cebinde, başı geride öylece yürüyordu. Gardiyan başını salladı.

"Ziyaretçin var."

Adımları az da olsa yavaşladı. Gözlerini yavaşça açtı ve gördüğü karanlık, gözünü kapattığı karanlıktan daha karanlık diye, tekrar kapattı.

VİRANE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin