9. DOKUZ DİKİŞ

117 6 1
                                    

VİRANE

9

"DOKUZ DİKİŞ"

Şarkılar;
Uğur Ateş, Çocuklar Gibi
Krobak, Broken
Ozbi, Yıldız Tozu

Tam altı yıl önce göğsüme üç kurşun yedim. Bu sadece kurşun değildi, bu bir şarapnel parçasıydı.

Bir şehrin sonum olacağını hiç tahmin etmezdim. Oysaki zaten hayat; bize tahmin etmeyeceğmiz şeyler yaşatır, o keşkeleri kafamıza vura vura söyletirdi.

Elimde bir yangın topu tutuyordum sanki. Azad Zehir'in de elinde bir yangın vardı. Yüreğimin tam ortasına koymuştu Azad Zehir o yangın topunu. Sanki yüreğimdeki o yangın onu gördüğümden beri yanmıyormuş gibi, üstüne kendi ekledi. Eklemekle kalmadı, Azad Zehir beni 6 yıl önceye götürdü.

Unutmam, diyordum. Ben seni yemin ederim unutmam. Asla. Yüreğimin tam ortasında yanan ve orada can çekişen neydi o zaman? Ben miydim? Acılarım mıydı? Azad'ın 6 yılı hapiste geçirmesi miydi? Neydi?

Kendime teselli vermek için neleri yapmazdım ama Azad'ın son darbesi, şuan içinde olduğumuz mezarda kendi ellerimle ikimize de bir mezar kazmak isteğiydi. İkimize bir mezar kazdım, gel. Seversin sen gömmeyi. Gömmeden öldürmeyi.

Kurumuş ve çatlamış dudaklarıma gene kuruyacağını bile bile yaladım, aynı öleceğini bilip de yaşamak gibi... Aynı öleceğini bilip de sevmek gibi...

"Nasıl?" dedim kaşlarımı olabildiğince çattığımda. "Sen Zehir? Nasıl?" Ona Zehir deme isteğim nereden gelmişti bilmiyordum ama artık ona sadece Zehir demek istiyordum. Zehir. Çünkü Zehir daha anlamlı.

Azad'ın suratı değişti ve suratından geçen ifadenin ne olduğunu çözemeden değişti. Ona her ne kadar Zehir desem de, ondan bahsettiğimde Azad ya da Azad Zehir diyordum. Sebebini bilmiyordum. Bu adam, isimlerinin her sıfatı olabiliyordu.

"Sen nasıl hapiste kaldın?" Dudaklarımı öyle bir açmışım ki, hastalanabileceğim bir soğuk olsa, sırf oradan girerdi. Azad sustu. Keşke haykırsaydı. "Sen 6 yıl nasıl hapiste kaldın?" Sesim giderek yükseliyordu ve ben sanırım sinirimden kendime hakim olamıyordum. Deliriyordum.

"Dila sakin ol," dedi Azad kaşlarını çatıp bana yaklaştığında. İrice açtığım gözlerimi gözlerinden çekmedim. Hayır demesini bekliyordum, bir insan nasıl 6 yıl hapiste kalabilirdi?

"Sen nasıl?" Ellerimle yüzümü ovaladım ve saçlarımı sinirle geriye attım. "Azad nasıl? Sen biri için 6 yıl hapis mi yattın?" Acılı bir bakış atmıştı bana. Kirpiklerinin bile titrediğini gördüğüm o adam, bana ilk kez hayır Dila demişti. Uğraşma, git dememişti.

"Azad nasıl?" Sesim artık kontrolden çıktığında uzaklardan bize gelen Mirhi, Zilan ve Bozok Tanoğlu'nu görmüştüm. Buna rağmen susmadım. Susamadım. "Sen bir kız için 6 yıl hapis mi yattın? Sen kendini ne sanıyorsun?!" Ellerim onun göğsünü bulduğunda, içimdeki bu öfke ve nefretin nedeninin ne olduğunu asla bilmiyordum. O kadar öfke doluydum ki, Azad'ı hırpalayıp ağlamak istiyordum.

"Dila noluyor?" Mirhi'nin yanıma gelmesiyle bile asla odağımı Azad'dan ayırmadım. Dudaklarımı sinirle büzdüm ve Azad'a baktım. Onun da gözleri benim yüzümde geziyordu ve asla bana tepki verecek gibi durmuyordu. Tekrar göğsünden ittirdim.

VİRANE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin