(P'O) 3

326 53 104
                                    

Oy ve yorum🧡
•••

"Sayın yolcularımızın dikkatine. Uçağımız birkaç dakika sonra inişe geçecektir."

Anons sesiyle gözlerimi araladım. Kafamı kaldırdığımda karşımda olan koltuk ve pencereden baktığımda gördüğüm manzara bana nerede olduğumu söylemişti. Uçaktaydım. Hm. En son arabadaydım?

"İyi ki zayıfsın Felix." Tanıdık sesle başımı yasladığım yerden kaldırıp yanımda ki kişiye baktım. Chris, sodasını içiyor bir yandan da bilgisayardan işlerini hallediyordu.

Maden suyu mu? Tanrım bu iyice bunamış.

"Beni sen mi taşıdın?"

"Hayır arabadan buraya mancınıkla- Tanrım. Tabi ki. Arada uyandırıp işlemleri yaptım ama belli oluyor ki hatırlamıyorsun. Acaba imza felan mı attırsaydım?"

Güldüm ve iyice yerleşip başımı koluna koydum. Rahattı. Güvende hissettiriyordu. Huzurlu hissediyordum.

"Sesine bakacak olursak eve geçmeden hastaneye uğramalıyız. Keşke makaleyi yazmayı hemen akıl etseydim şimdiye biterdi."

"Okulun zor ve sen beni o zor okula getirttiriyorsun."

Yeni uykudan kalkmış kısılmış sesim normalde de kalın olan mızmız sesimle birleştiğinde ortaya garip bir şey çıkmıştı. Öyle ki arkadan önden gülme sesi gelmişti. Hiç sesi kısık kalın sesli birini görmediniz mi ya?

"İnan bana daha iyi. Okula odaklanmak daha kolay oluyor ayrıca türlü türlü etkinlik var. Öğrencinin dinç kalmasını sağlıyor."

"Sokayım ya. Ben uyumayı seviyorum."

"Beyefendi düzgün oturup kemerinizi bağlar mısınız?"

Hostesin uyarısıyla yerimde düzelip kemerini taktım. Vıyy uçak inişi. Hiç hoşuma gitmiyordu bu an.

Uçak başarılı bir şekilde indiğinde eşyaları da alıp ilerledik. Buraları bilmediğimden ciddi anlamda civciv gibi etrafında dolanıyordum. Onunda canına minnetti. Beni oradan oraya sürüklüyor bazense neden buraya geldik diye sorunca cevapsız kalıyordu.

Sanki bilmiyorum sözünü dinlemem hoşuna gitti bu yüzden de zaman kazanıyorsun demi oç

En sonunda taksi bulup hastaneye vardığımızda oflaya oflaya girdim beyaz duvarların arasına. Her ne kadar gerek yok desem de ne o ne de ağrıyan boğazım laf dinlemiyordu. Acilden giriş yaptırdık ve derdimizi anlatıp ilaç yazdırdık. Daha doğrusu o anlattı. Korece bilsem dahi bozuktu resmen. Bazı kelimeleri farklı anlıyor bazılarını ise direk bilmiyordum.

Ne karışık dil ya bu.

"Sen burada bekle ben yanda ki eczaneden ilaç alıp geleyim." Kafamı sallayıp durdum yerimde. Gülerek ayrıldı yanımdan. Yemin ederim söz geçiriyor diye mutlu. Hayatsız.

O sırada omzuma çarpılmasıyla sedelendim. Abi tamam zayıfım felan ama yolun ortasında ki beni de görürsün felan hani?!

"Kusura bakmayın. Ben-" Bana çarpan çocuk elini duvara koyup dengesini korumaya çalıştığında çirkefliğimi bir kenara atıp yaklaştım yanına. Yere bakıyor dengesini tutturmaya çalışıyordu.

Böyle yaparak kendine gelemezdi ki?

Ellerimi deri ceketimin cebinden çıkarıp yanaklarına yerleştirdim. Yüzüme bakmaya zorladığımda ilk başta karşı koymuş sonrada koyu kahve gözlerini benim yeşilliklerimle buluşturmuştu.

Sakince izledim onu. O bana baktı bense ona. Bu garip birkaç dakikadan sonra ellerini yüzünden çektim ve sırtına hafif vurarak kambur duran sırtını dikleştirdim. "Böyle yapman seni daha kötüleştirir. Dik durman gerek."

Payoff •Changlix•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin