Oy + yorum = erken bölüm 🧡
•••Işık. Kapalı gözlerimin arkasında beyaz büyük bir ışık vardı. Son yaşadığım şeyleri de hesaba katarsak muhtemelen hastahanedeydim. Yine.
Ölmeye karşı bağışıklık felan mıydım acaba çünkü sinirimi bozmaya başlamıştı artık.
Gözlerimi açtım ve kıprıştırarak ışığa alışmaya bekledim. Tam da tahmin ettiğim gibi bir kolumda serum diğerinde ise alçı vardı. Sanırım bu kolumda özel bir şey var çünkü hep o kırılı-
"Deli misin sen?"
Duyduğum soruyla koluma bakmayı kesip sesin sahibine baktım. İlk başta gördüğüm kişinin varlığından şüphe etsem de alnından düşen ter ve elinde ki çantayla oldukça gerçekçi duruyordu. "Chris?"
Sanki hatırladığıma sevinmiş gibi derin bir nefes aldı ve çantasını kenara fırlatarak sedyenin yanında ki koltuğa oturdu. Hala bir şey dememişti. Sadece bana bakıyordu öylece. Uzun zamandır konuşmadığımız göz önüne alınınca gelmesini garip bulmuştum. Tamam. Çocukluk arkadaşıyız ama o Kore'ye gittiğinden beri telefonla bile az konuşur hale gelmiştik.
"İntihar ettiğini duydum."
"Hadi canım." Güldüğümde onun ifadesi gram değişmedi. Düz ifadeyle bana bakmaya devam etti. Gericiydi bu yaptığı. Uzun zamandır görüşmüyorduk biraz mutlu olması gerekmiyor muydu ya?
"Beni çok korkuttun." Yüzü duygularını belli etmese de sesi endişeliydi. "Sana bir şey oldu sandım."
"A yok ya abartmışlar. Oradan ilk atlayışım değil bu. İnanır mısın hepte bu kolum kırılıyor. Sanırım kolumda bir şey var."
Yüzünü sıvazlamaya başlayınca güldüm. Sabır sınamak kalp ben.
"Biri var demiştin. Yoksa onun yüzünden mi-"
"Kapa çeneni." Kalın ses tonumla durdurdum onu. Bahsettiği kişiyi sadece benim anlatmamla biliyordu. Görmemişti bile. Şimdi gelip ilgili ayakları yapması sinir bozucuydu.
"Bak ne oldu bilmiyorum ama yine de herşey bir yana sen benim için değerlisin. Benim kardeşim sayılırsın sen. Aramadın felan diyebilirsin ancak aradığımda açmayan sendin şimdi konuşturma beni."
Sona doğru çirkefleştiğinde cidden gülümsedim. Yapmacık veya sinir etmek için değildi bu sefer. Sadece içimden gelmişti. "Haklısın." Dedim kafamı sallayarak. "Sende benim için değerlisin özür dilerim."
Bunu benden beklemiyor olacak ki kasları havalandı ve hafifçe gülümsedi. Nedense bu eskisi gibi hissettirmişti bana. Eskiden de ben hastalanır o ise gelir başımda beklerdi. Güzel günlerdi. Çok fazla güzeldi...
"Durumunu duyunca apar topar geldim. Bir süre beni çekmek zorundasın. Restorana götür beni. Buranın yemeklerini özledim."
"Farkındaysan şu an sedyede yatan kişi benim?"
"Kendi düşen ağlamaz sunshine."
Somurtsam da hoşuma gitmişti bu. Uzun zaman sonra arkadaşımla yan yanaydım. Bu... İyi hissettirmişti.
---
"Ya reşitim diyorum içelim diyorum bağıracağım şimdi!"
"Zaten bağırıyorsun Felix."
Aniden ağzıma tıkılan pastayla göz devirdim. İki üç yıldır görüşmediğim arkadaşımla görüşüyordum ve bara veya sahile gitmek yerine oturmuş pastahanede pasta yiyorduk.
Kore'ye gitti vizyonu yükselmesi gerekirken düşmüş. Yazık.
Oflasam da önümde ki çikolatalıdan bir çatal daha aldım. Buraya eskiden çok gelirdim ancak şimdi yabancılamıştım. Baya değişmişti. Tutulmuş olsa gerek daha da lüks olmuştu. Tam da bizim yere uygun bir yerdi. Para olduğu için herşeyi abartanlar kulübü. Alkış yeey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Payoff •Changlix•
Fiksi PenggemarGeçmişin hatalarını gelecekteki kişilerde çekmeliydi. Yani en azından Lee Felix'in istediği de yaşadığı da buydu. -Hyunin -Chanmin -Minsung Başlangıç tarihi: 15.03.2023 Bitiş tarihi: ...