8. Bölüm

410 77 45
                                    

Keyifli okumalar :)

"Ne?!" diye bağıran ve elindeki kadehi fırlatırcasına masaya bırakan Sultan Ayperi'nin ciddi olup olmadığını anlamaya çalışırcasına kızın yüzünü inceledi.

"Doğru duydun, evlenmeye karar verdim. Madem burada norm fazlası olarak kalmaya devam ediyorum, madem Timur bey sırf bana göz dağı olsun diye o kıza torpil yaptırıyor, ben de kendi göbeğimi kendim keser yoluma bakarım."

"Kızım, deli olma. Bu sarhoş kafa ile verilecek bir karar değil.

"En iyi kararlar kafan güzelken alınır."diye üsteledi Ayperi kadını umursamadan.

"Senin bir yanlışın olmasın deli kız, sarhoşken insan mantıklı düşünemez ki,"

"Aksine," dedi Ayperi. "Tam da bu kafayla verilebilecek bir karar. Diğer türlü o cesareti toplayıp asla bu teklifi yapamam."

"Ölmüş eşek kurttan korkmazmıș, desene. Koca da belli yani? Vay başıma gelene," diyerek kızın oturduğu divana çöktü Sultan. "İnşallah gidip itin uğursuzun birini bulmadın sırf inat uğruna?"

"Mümkünse it ve uğursuz olsun zaten. Alt tarafı bir imza atacağız. Gidip koynuna girecek halim yok!"

"Deli deli konuşma Ayperi! İyice sapıttırdı seni bu rakı mereti. Adabına uygun, telli duvaklı gelin olsan amenna da, sen it olsun uğursuz olsun ama yalandan koca olsun diyorsun. Olacak şey mi bu?"

"Olacak abla, hem de bal gibi olacak. Şimdi sen bana bir duble daha doldur da aklındakileri hazır cesaretim tavan yapmışken koca adayına mesaj atayım."

"Kim olduğunu söylemezsen, elim kırılsın ki doldurmam!"

Ayperi dudaklarını bilmem der gibi büktü. Kadın bu harekete iyice sinirlendi. Sultan sinirlendikçe Ayperi kahkaha atmaya başladı. Bu kez ikisi de karşılıklı gülmeye başladılar. Bir müddet manasız gülmelerine devam ettikten sonra ikisi de sakinleşti. Ayperi elini çantasının içine daldırıp telefonunu çıkarttı. Rehbere girip damat adayının adının üstüne dokundu. Telefon çalmaya devam ederken kendini sakinleştirmek için derin derin nefes aldı. Neden bu kadar heyecan yaptığını bilmiyordu ama evlilik mühim bir meseleydi neticede, heyecan yapması da normal kabul edilebilirdi. Telefon defalarca çalmasına rağmen açılmadı. Ayperi pes etmedi. Yeniden ve ikinci aramanın peşine yeniden aramaya devam etti.

***
Sabahın ilk ışıkları ile gözlerini açıp henüz çalmamıș telefon alarmını devre dışı bıraktı. Yataktan kalkmak üzereyken ağrıdan çatlayan başını fark etti. Sağ eli istemsizce başına gitti. Resmen zonkluyordu. Gözlerini sımsıkı kapatıp iki elimin baş parmağını şakaklarına bastırdı. Gece aklına mukayyet olabilmek için küp gibi içmiş aklını daha da kaybetmişti.

Evde henüz herkes uyuyorken çıkıp biraz hava almak için koruya inmeye karar verdi. Sabah serinliğinde sıkı bir yürüyüş akşamdan kalma haline iyi gelirdi. Yataktan kalkıp sessiz adımlarla evden çıktı. Bahçe duvarının önüne geldiğinde karşı evin önünde bir hareketlilik olduğunu gördü. Başını bile kaldırmadan hızlı adımlarla koruya inmekti amacı ama planladığı gibi olmadı. Ticari taksiden inen kadın birden adını seslendi. Önce umursamadı. Arkasına dönmeden yürümeye devam etti. Sonra adı bir daha seslenildi. Bu kez ses ince bir çocuk sesiydi. 'Ateş' diye ikinci kez seslenen çocuğa istemsizce başını çevirip baktı. Tıpkı annesine benzeyen bir yüzü, dağınık simsiyah saçları vardı. Kalbinin boğazında attığını hissetti Ateş. Olduğu yere mıhlanmıș gibiydi ayakları. Ne geri dönebiliyor ne de ileri bir adım atabiliyordu.

"Ateş," diye neredeyse yalvarırcasına seslendi yine kadın. Çocukta aynı annesi gibi tekrar ediyordu adını.

"Bak, sana bir daha tekrar etmeyeceğim, iyi dinle," diyen Ateş'in sözünü bitirmesine izin vermedi Mine.

EZBERBOZAN (ASKIYA ALINDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin