Kafamı sallayarak kendime gelmeye çalıştım.
Ne yapacaktım? Ellerim titremeye başlamıştı. Bana güveniyordu. Eğer yapamazsan ne olucaktı?...
-TAEHYUNG'DAN-
Toplantıda defileye katılacak olan başka bir şirket vardı.Tasarımlar bitmediği için biraz gergindim.
"Bay Kim,tasarımlarınızın daha bitmemesi beni şaşırttı doğrusu."
Dalgalı bir sesle sırıttı.Ellerimi masanın altından sinirle sıktım.Ne cürretle benimle böyle konuşurdu!?
"Terbiyeninizi takının ve şüpheniz olmasın ki tasarımlarım zamanında bitecek."
Sert sesimle birlikte uyararak sözcünün gülmeside soldu.Oratmın gerginleşmesi onun için hiç iyi olmazdı.Ellerini masanın üzerinde birleştirdi ve gergince gülümseyerek derin bir nefes aldı.
"Beni yanlış anlıyorsunuz Bay Kim. Eminim kimsenin şüphesi yok.Biliyorsunuz ki anlaşma için burada toplandık.Defiledeki jüriler kimin Altın tasarımını seçerse,yılın altın tasarım ödülünü o alacak."
"Tabiki, vakit kaybetmeden anlaşmayı imzalayın o halde."
Bu bir gizlilik anlaşmasıydı.Taraftarlar birbirlerinin tasarımlarına dokunmaya çalışırsa bu belge devreye girecek ve kişiller men edilecekti.
El işaretimle birlikte arkamda duran sekreter elindeki kağısı önüme koydu. İç cebindeki dolma kalemi çıkarıp belgeyi imzaladım ve kağıdı sözcünün önüne koydum. Önüne koyduğum anlaşmaya göz gezdirdi ve elini arkaya uzattı. Arkasında duran asistanı eline kalemini verdi. Biraz daha okuduktan sonra sonunda imzayı attı.
"Adil bir iş olsun." Diyerek ayağa kalktım.
Toplandı odasından çıktım ve odama doğru adımladım. İçeri girdiğimde Jeongguk'u benim koltuğumda, kafasını masaya dayamış şekilde uyuyor olduğunu gördüm. Şaşırmıştım.
Yanına gittiğimde, elinden kayan kalemi ve kenara doğru kaymış çizim kağıdını gördüm.Bu ondan istediğim tasarımın taslağıydı ve çok güzel görünüyordu. Taslağı bile muhteşem çizmişti.
Kağıdı katlayarak iç cebime koydum.
Eğer Jeongguk biraz daha böyle kalırsa boynu baya ağrıyacaktı.Biraz eğildim ve bir elimi bacağının altından geçirdim. Diğer elimi ise beline koyup kucağıma aldım. Rahat edememiş olsa gerek kıpırdanmaya başladı ve gözlerini hafifçe araladı. Ellerini yavaşça kaldırıp boynuma doladı. Kafasını da boynuma gömüşttü. Bu hareketi ile tebessüm ettim.
Çok güzel ve çok tatlıydı. Onu ilk defa gördüğüm de bile anlamıştım. Saf ve masumdu. Daha çocuk gibiydi. Küçücük birşey de bile mutlu oluyordu ve bu benim kalbimin titremesine neden oluyordu. Ona bakarken gözlerim parlıyor,bir şey olacak diye çok korkuyordum.O üvey babası olacak adam onun ağlamasına neden olmuştu bende onu ağlatacaktım. Böyle masum bir çocuğa kim kıyardı ki?
Yavaş adımlarla ilerleyip şirketten çıktım. Geç olduğu için hava hafif kararmıştı ve biraz yağmur yağıyordu. Hemen Jeongguk'u arabanın ön koltuğuna bırakıp kapıyı kapattım.Bende şoför koltuğuna bindim.Üstümde ki ceketi çıkartım ve Jeongguk uyandırmayacak şekilde üstüne örtüm.
Son olarak koltuğu yatay hale getirip ısıtıcıları açtım. Herşeyi ayarladıktan sonra arabayı çalıştırıp
Eve doğru sürmeye başladım..
.
.-JEONGGUK'DAN-
Yavaşça gözlerimi araladım. Kirpiklerin birbirine yapışmıştı. O kadar rahat bir uyku çekmiştim ki, eğer burnuma güzel kokular gelmeseydi uyumaya devam ederdim. Yerimde doğrulup etrafıma baktım. Burası Taehyung'un odasıydı. Burada ne işim vardı ki? Ben en son şirketteydim. Kafamı iki yana sallayıp yataktan kalktım. Tuvalette gidip işlerimi halledikten aşağıya inmeye başladım. Aşağıya indiğimde büyük salonda, koltuğa oturmuş telefonuna bakan Taehyung'u gördüm. Yavaş adımlarla yanına gittiğimde kafasını kaldırıp gülümseyerek bana baktı.
Telefonunu yanına bırakarak tüm odağını bana verdikten sonra konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Broken soul - Taekook
FanfictionJeongguk,üvey babası ile yalnız kalmamak için evden kaçarken bir sokaktan ses duymasıyla merakından oraya gider. Fakat hiç görmediği silahlı adamın hayattını tamamen değiştireceğinden habersizdi. Küçüklüğünden beri alamadığı sevgiyi;herkesin,yanınd...