•••"Gözlerimi araladığım da gözüme giren güneş ışınları nedeniyle tekrar kapatmak zorunda kalmıştım. Ağzımı şapırdatarak kendime gelmeye çalıştığım sırada belime sarılan bir kol ve enseme vuran sıcak nefesler hissetmiştim.
Gözlerimi tamamen açtığım sırada arkamdaki bedeni uyandırmadan ona doğru dönmeye çalıştım.
Taehyung kaşlarını hafif çatmış ve uykusu derin olduğunu düşündüğüm bir şekilde uyuyordu. Uyurken bile bu kadar ciddi görünmesi beni şaşırtmıştı. Bu halde bile o kadar yakışıklı görünüyordu ki karşısında donup kalıyordum.
Dün olanlar aklıma geldiğinde gülümsemeden edememiştim. Ve hatta kendimden habersiz bir şekilde elim alt dudağımı okşamıştım.
İçimde tarifi edilmez bir duygu vardı. Ben bu yaşıma kadar gerçek bir mutluluk yaşamamıştım. Hatta her gece ağlardım. Asla yüzüm gülmedi. Hep bir korku içinde olurdum. Ama Taehyung ile tanışyıktan sonra hayatım çok değişti. Ağlayarak uyandığım sabahlara inat şimdi yüzümde gülücüklerle uyanıyorum. Taehyung'un yanında asla bir tedirginlik içinde hissetmiyorum. Çünkü biliyorum o beni korur. Bana gerçek mutluluğu tattıran bir adamdan kesinlikle korkmuyorum. Hatta ona nasıl teşekkür edeceğimi bile bilemiyorum.
Bazen benden bıktığını düşünüp moralimi bozuyorum. Üstüne yük oldugumu düşünüyorum. Yanında nasıl davranacağını bilemedigim için elim ayağım birbirine karışıyor.
Ben bunları düşünürken o kadar dalmıştım ki yanağımda ki dokunuşla bir anda irkildim. Taehyung gözlerini açmış ve parıldayan gözlerle bana bakıyordu. Bakışı bile benim erimemi sağlıyordu. O bana böyle şeyler hissetirirken ben ona nasıl hissettirdiğimi bilmiyorum.
"Ne düşünüyorsun da bu kadar üzüldün?"
Yani uyandığı için boğuk ve kalın sesiyle konuşması içimi titretmişti. Gözlerine baktığımda üzüldüğünü anlayabiliyordum. Böyle kötü seyler düşünerek ne kendimi ne de onu üzmek istemem. Fazla sessiz kaldığımı fark edip başımı sallayarak " Hiç birşey." Diyerek fısıldadım.
Büyük elini dolgun yanağıma getirip işaret parmağının tersiyle okşadı. Başını biraz daha bana yaklaştırıp yüzlerimizin yakışlaştırdığın da sadece gözlerine bakıyordum. Siyah gözleri beni ele geçirmiş gibi hiç ayırmıyordum.
"Emin misin?" Gülümseyerek hafifçe başımı salladığımda biraz daha yaklaşmıştı bana. Burunlarımızın ucu artık birbirine değiyordu.
Gözümü hiç kırpmadan ona bakıyordum. Sanki bir detayını kaçıracakmış gibi heryerinde gezdiriyordum gözlerimi.
"Bana öyle bakarsan dayanamam."
Dediği şeyle gözlerimi üst üste kırptım. Ona nasıl baktığım hakkında bir fikrim yoktu fakat o çok güzel bakıyordu. Utançtan dudaklarımı birbirine bastırıp başımı hafifçe eğdim.
Artık burnun ucu saçlarıma temas ediyordu. Yanağımda duran elini tekrar belime indirdi. Orayı hafifçe sıktırıp okşadığında gözlerim kendiliğinden kapandı.
Sadece nefes alış verişlerimizin duyulduğu odada bir de kalp atışlarım duyuluyordu. Bir süre sonra burnunu saçlarımın arasında gezdirip kokumu içine çekti.
"Gözlerin herşeyi anlatıyor küçüğüm, benden saklayamazsın."
Yüzünü saçlarıma bastırdığı için boğuk gelmişti. Dediği şey ile anladığını anlayıp başımı daha da eğip yanmaya başlayan yanaklarımı saklamaya çalıştığında bu eylememim ayaküstü engellenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Broken soul - Taekook
FanficJeongguk,üvey babası ile yalnız kalmamak için evden kaçarken bir sokaktan ses duymasıyla merakından oraya gider. Fakat hiç görmediği silahlı adamın hayattını tamamen değiştireceğinden habersizdi. Küçüklüğünden beri alamadığı sevgiyi;herkesin,yanınd...