Bölüm 2.
A.K.
Gürhan yüzüme bir şeyleri çözmek ister gibi bakıyordu. Onun gözlerindeki sorgulayıcı ifade benim gözlerimdeki ciddi ifadeye karışmıştı. Sağ eliyle çenesini sıvazlarken gözlerini benden çekmiyordu. Beni tanıyordu, bi işler çevirdiğimi elbet biliyordu. Arkasına yaslanıp tekerli sandalyeyi hafif döndürmeye başladı.
"Alp Kılıç? Kim bu adam, sana neden lazım?"
"Üç yıl önce beni yurdun önünde bulup hastahaneye getiren adam. Dün öğrendim ve bu gün ona teşekkür etmek istiyorum." Gürhan alayla güldü.
"Cidden mi Esra? Üç yıl sonra teşekkür mü edeceksin adama?" Aslında haklıydı ama aklıma başka bir şey gelmemişti. "Hem kişisel amaçlarım için vazifemi kullanamam." Bunda da haklıydı. Amacıma ulaşacağımı sanmıyordum.
"Lütfen Gürhan.. sadece kuru bir teşekkür edeceğim.. bunca yılın hatrı için.. " yüzündeki kararsızlığı göre biliyordum. Anlaşıldı işim zordu. "Lütfen.." diye fısıldadım bir kez daha. Ona düşünmesi için bir az zaman verdim. Bir dakikalık sessizlikten sonra oflayarak masanın üstünde duran telefonu eline aldı.
"Yusuf odama gel." Sonunda.. bana kıyamayacağını biliyordum. Yüzümdeki sevinci gördüğü an işaret parmağını kaldırıp bana doğru salladı.
"Unutma Ufaklık... en ufacık, minicik bir yanlış olursa babana söylerim.. biliyorsun yaparım bunu.." başımı hızlıca olumlu anlamda salladığımda sevincimden uçacak gibiydim. Yusufi odaya girdiğinde Gürhan ciddi yüzüyle ona baktı.
"Alp Kılıç.. bana bu isim hakkındaki bilgiler lazım." Sonra kol saatine bakarak ayağa kalktı ve bana dönüp gülümsedi. Gülümsemesi Yusufiyi şaşkınlığa uğratmıştı. "Küçük, benim bir az işlerim var. Yusuf'a hastahanenin ismini, kazanın ne zaman olduğunu söyle sen tamam mı?"
Ardından Yusufi'ye döndü tekrardan. "Alp Kılıç'ın adına kayıtlı bir mülk, işletme, yat, kat varmı bir bakın. Bulması daha kolay olur. Araştırırsın sen her şeyi."
"Tamamdır komiserim." Gürhan'ın Adanalı dizisindeki gibi "Baş komserim diyeceksin" diye diretmesini beklerken o başını sallayarak odadan çıktı. Dizilerin miktarını 'azıcık' azaltmalıydım. Baya 'azıcık' hemde.
Yusufi tam karşıma geçti ve kağıt aldı eline. "Kayalar özel hastahanesine getirilimişim. 2019 yılının on iki Ağustosu oldu kaza.." Yusufi başını olumlu anlamda sallayarak dediklerimi kaydetti. O odadan çıkarken dışarıda beklemek yerine odadaki eşyaları inceledim. Masanın sütünde ailecek fotoğrafları, bilgisayarı, ve bir sürü kağıtlar duruyordu. Dolaplara baktım. Gürhan daha genç olmasına rağmen bir sürü ödülleri falan vardı.
Bir saattir odadaydım ama hiç bir tık yoktu. İnsan en azından bir çay falan verirdi. Koltuğa yayılmış bir şekilde otururken kapı açıldı ve Yusufi elinde dosyayla içeriye girdi. Hemen ayağa kalktığımda kaşlarını çatarak dosyayı geri çekip arkasına sakladı.
"Gürhan komiserim gelmeden olmaz. Karakolda zaten şuan, bir-iki dakikaya odada olur." Kağıdı masaya bıraktığında hala ters ters bana bakıyordu. Söylemesi yetmezmiş gibi birde kağıdın başında nöbet tutar gibi dikilmişti. Net manyaktı!
Gürhan içeriye girdiğinde Yusufi'ye başıyla gitmesini işaret etti. Yusufi kapıdan çıktığında Gürhan bir az yanındaki dolaptan bir kaç evrağa baktı. "Umarım başıma iş almıyorumdur Esra." Dedi ve aradığı kağıtla birlikte koltuğuna oturdu. E tabi polis adam işi gücünü atmış bana yardım ediyordu.
Elindeki kağıdı masaya bıraktıktan sonra Yusufi'nin getirdiği ince mavi kapaklı dosyayı aldı. İçini açıp yüksek sesle okumaya başladı.
"Alp Kılıç. Altı eylül 2000 doğumluymuş. Annesi o küçükken şüpheli bir şekilde ölmüş, babası ve doğulduğu yer bilinmiyor." Ne gördüyse kaşlarını çatıp okumaya devam etti. " Altı yaşından beri Güvercin çocuk esirgeme yurdunda büyümüş." Ben şaşırırken Gürhan başını kağıttan kaldırdı. "Bunu bildiğin için mi arıyordun onu?" Diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güvercin
ChickLitGüvercin yurdu. Büyüdüğüm 17 olunca kaçtığım, önünde kaza geçirerek hafızamı kaybettiğim yurt.. Geçmişime dair bildiğim tek şey bu. *Not* Ben siyah gitarlı çocuk hikayesini yazan kişiyim sadece hesabımın şifresini kaybettim. Bu hesaptan paylaşıcam...