Sıkı sıkı tutuyordu elindeki şişe kırığını.
Gözyaşlarını minik koluna sildi. Yaşı küçüktü ama adımları hep kararlıydı.
Daha 6 yaşındaydı, ölümün ne olduğunu tam bilmiyordu ama bu zamana kadar yaşamaya çalıştığı hayattan daha güzel olacağına inanıyordu.
Sakince çocukların yanından geçti, ağaçlara ve yeşil çimenlere baktı. Eğer intihar ederse geri dönüşü olmayacaktı, biliyordu. Evsizde dönmemişti geriye. Ama yaşarsa daha çok acı çekeceğini biliyordu. Yaşamak acı verirdi.
Yurdun bahçesinde sakince bir ağacın gölgesine sığınmışken görmüştü şişe kırığını. O an zaten ağlayan çocuk, bir anda şişe kırığını eline aldı. Nasıl yapıldığını biliyordu, Evsiz öğretmişti ona.
...
Teneke kutusunun içinde yanan ateş kirli yüzlerini azda ols aydınlatıyordu. Birlikte son kez oraya geldiler, yemek için ekmeği çıkardılar ama Evsiz yemedi, kendi ekmeğini çocuğa verdi. Çocuk sorgulamadan açgözlülükle ekmeği yerken Evsiz başını duvara yaslamış çocuğu izliyordu.
Yemek bittikten sonra deminden beri avucunda sıktığı cam kırığını aldı eline.
"Kendine iyi bak çocuk." Dedi. İlk defa saçını okşadı. Minik adam buna şaşırdı.
"Nereye gidiyorsun?" Sonlar kendi kafasında minik bir senaryo kurdu. Telaşla minik ellerini Evsiz'in koluna koydu. "Beni terk etme. Gitme, olur mu? Bak ben gider sana da para getiririm, dilenirim. Sende gitme." Evsiz dolan gözlerini bileğine çevirdi.
27 yıllık hayatının en iyi haftalarını bu çocukla yaşamıştı. Terk edilmişti Evsiz 13 yaşındayken. O zamanlar en büyük hayali baba olmaktı ama sonra vazgeçmişti. Evsizdi o, kimse onu sevmezdi, çocuğu olsa bile ona bakamazdı. İyi baba olmam zaten diye düşünerek kendini avutmaya başladı sonralar. Ama bu Minik adamı bulmuştu sokakta. Minik adam ona Babalık duygusunu hissettirmişti. Dolan gözlerini umursamadan bileğine döndü tekrardan.
'Eğer çok baskı altında kalırsan ıssız bir yer bul. Çünkü yapacağın işe insanlar izin vermez. Ne olursa olsun yaşaman gerektiğini söylerler, bu hayatın sana nasıl hissetdirdiğini anlamadan. Issız yere çekil, cam ya da şişe kırığını böyle bileğine yasla, sonra sağa kaydır' demişti.
'Sonra ne olacak?' diye sormuştu minik adam. Bu evsiz onun bu zamana kadar tanıdığı en iyi insan olabilirdi.
'Sonra bana kavuşacaksın.' Ardından dediğini yapmıştı evsiz adam. 6 yaşındaki çocuğun gözleri önünde intihar etmişti... Ölürken düşündüğü son şey İyi baba olamadığıydı.
Zaten iyiler hiçbir zaman kazanmazdı. Bunu 6 yaşındayken öğrenmişti minik adam.
...
Issız yer olarak yurdun arkasındaki bahçeyi seçmişti. Orda genelde çocuklar olmazdı. Zaten onunda yanında da olmazdı çocuklar. Kollarına bakıp ondan korkarlardı, siyah diye ondan korkarlardı.
'Acıtmayacak' diye düşündü içinden. 'Sadece Evsiz bir az ağlamıştı. Ben zaten her gün ağlıyorum. Sorun değil.'
Yurdun arkasındaki ağacın altında bir şey gördü. Ağacın altında bembeyaz giyinmiş küçük kız çocuğu. Kahverengi saçları, kahverengi gözleri olan minik bir kız çocuğu. Yurda yeni geldiğini hatırlıyordu kız hakkında. Herkesten kaçıyordu, sürekli ağlıyordu ve ağladığı için sürekli dövülüyordu. Minik kız başını kaldırdığında onu gördü. Ağacın gövdesine sokulurken, mor kollarını kendi etrefına sardı.
"Neden burdasın?" Diye sordu minik adam. Kız dahada ağaca yaslandı. Kaçıyordu ondan.
"Neden kaçıyorsun diğerleri gibi?" Kız ilk defa korkak bir merakla başını kaldırdı.
"Diğerleri gibi?" Çocuk sustu. 'Diğer insanlar gibi' demek istedi. 'Benden mi kaçıyorsun sende? Çok mu kötü gözüküyorum?' Ama demedi. Kız hala korkakça başını kaldırmış ona bakıyordu.
"Kuşlar gibi." Diye yanıtladı onun yerine.
"Hangi kuşlar gibi?"
Çocuk cevap bulmayarak sağına soluna baktı. Ağacın dalında beyaz bir güvercin gördü. Büyük gözleri olan bembeyaz güvercin. Tıpkı kıza benzeten bir güvercin. Ardından kıza baktı. Kız sorusunu ikinci kez sordu.
"Hangi kuşlar gibi?"
"Güvercinler gibi."
Aniden minik adam bir acıyla inledi. Şişe kırığını elinde fazla sıkmıştı ve elini kesmişti. Şişe kırığını yere attığı gibi diğer eliyle kanayan elini tutdu. O sırada beklemediği bir şey olmuştu, küçük kız hemen çocuğun yanına gelmişti ve eline bakıyordu.
"Acıdı mı?" Diye sordu eline bakarken. Çocuk şaşkın bakışlarını eline çevirdi. O kadar da acımıyordu. Belkide ilk defa duyduğu şevkat duygusu yüzünden hissetmiyordu.
"Acıdı. Ama kesik değil." Gördüğü şevkat acıtmıştı canını. Evsiz onunla sadece yemeğini bölüşürdü. Birde sohbet ederdi. Ona bu kadar bağlanmışken o gitmişti. Minik adam o kadar yalnızdı ki, herkese anında bağlanabilirdi. İlk defa korktu bu bağlılık duygusundan. Ya bu kızda giderse? Ya biri onu evlatlık alırsa? Uzak durmalıydı.
Bazen uzak durmak en iyisiydi.
Ağlayacağını anladığında arkasını döndü ve geldiği yolları yeniden geçti. O şişe kırığı ve yapılan o konuşma ikisinin arasında kaldı.
...
Çok sonralar bu anı birinin unuttuğu geçmişe dönüşürken, diğerinin ise hatırlamak istemediği geçmişine dönüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güvercin
Chick-LitGüvercin yurdu. Büyüdüğüm 17 olunca kaçtığım, önünde kaza geçirerek hafızamı kaybettiğim yurt.. Geçmişime dair bildiğim tek şey bu. *Not* Ben siyah gitarlı çocuk hikayesini yazan kişiyim sadece hesabımın şifresini kaybettim. Bu hesaptan paylaşıcam...