Bölüm 6.
Resim.
Uyanır uyanmaz mutfaktan tıkırtılar duyduğumda rahat bir nefes aldım. Annemle babam gelmişti. Yalnız olmaktan korkmasam da iyi hissettirdiği söylenemezdi.
Sırtımı yatak başlığına dayararak telefonu elime aldım saate baktım. Saat 13: 59 olmuştu. O sırada bildirim paneline göz attım. Alpten mesaj vardı.
"Günaydın. Gül Yazıcıyı nasıl bulacaksın aklında bir plan varmı?"
"Sen halanın adresi bul benim işlerim var saat 3 gibi gideriz."
"Esra? Sakın bana bu saate kadar uyuduğunu söyleme çünkü tüm gün dalga geçerim."
Gerçekten. Benim dün saçlarımı savurarak yaptığım havalı dönüşte, kendimden emin bir şekilde Gül Yazıcıyı bulacağımı söylemiştim ama Gül Yazıcıyı nasıl bulacaktım? Telefonu kenara atıp bir az tavanı seyrettim. Dün çok garip olay olmuştu. Hafızamı hatırlamaktan bahsetmiyordum. Ben ilk defa birinin yanında ağlamıştım. Babam ve annem bile hastahaneden sonra benim ağladığımı görmemişti, ama ilk defa biri görmüştü.
Annem ve babam demişken.. evden sucuklu yumurta kokusu geliyordu ve sanırım annemle babam nöbet dönüşü kendilerine kahvaltıda ziyafet hazırlamışlardı. Ayağa kalktım pencereyi açarak odamı havalandırdım. Banyoya gittim ve yirmi dakikalık duşun ardından hızlıca odama döndüm.
Hava buz gibiydi. Beyaz gömleğin üzerine siyah bol sweat giyindim, altına siyah bol pantolon. Saçlarımı her zamanki gibi açık sakladım. Elimle saçıma bir kaç kez şekil verdikten sonra gömleğin yakalarını düzelttim ve telefonu elime aldım. Mutfağa geçmeden önce Alpe yazdım.
"Saat 3 gibi binanın önünde ol bir yere gidicez."
Mutfağa geçtiğimde annem ve babam yorgun gözlerle kahvaltı yapıyorlardı. Kapıya yaslanıp onları izlediğimin bile farkında değillerdi. Gizlice iç çektim.
Hastahanedeyken ve daha beni yanlarına alma konusu açılmamışken annem sürekli yanıma gelirdi. İlk defa onu merak etmiştim ve ailesini sormuştum. Çocukların çok şanslı olmalı demiştim. Bana hüzünle gülümsemişti. Uzun yıllar evli olmalarına rağmen çocukları olmamıştı. Babam isterse kendisinden ayrılıo başka biriyle evlenmesini teklif etmişti ona. Annemin yanında çok utanıyormuş. Ama annem ona o kadar aşıktı ki asla vazgeçmemiş ti ondan.
Birbirilerine sahip çıktıkları gibi bana da sahip çıkmışlardı. 'Onlar olmasaydı ne yapardım?' Diye sık sık düşünüyordum. Acaba şu an hayatım nasıl olurdu, ya da bir hayatım olur muydu bilemiyordum.
En sonunda babamın bakışları beni buldu. Yorgun gözlerine ışık gelirken ona gülümsedim ve ikisininde yanağına öpücük kondurarak sandalyeye oturdum.
"Günaydınlar."
"Öğlen olmuş diyorlar." Dedi babam alayla. Kıkırdayıp ellerimi birbirine sürdüm.
"Yine döktürmüşsünüz ya, bu ne çok güzel sofra." Dedim neşeyle. Annem de gülümsediğinde tabağıma bir kaç salatalık ve peynir aldım.
"Ben yaptım." Dedi babam göz kırparak. Beyaz peyniri önüme uzattı. "Sen niye hazırlanmışsın bir yere mi gideceksin?" İşte bir milyon tl değerindeki o soruya geldik.
"Kitap almak için çıkacaktım, biraz da gezerim belki. Oradan da belki sahile geçerim yürüyüş falan yaparım. Evde otur otur canım sıkıldı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güvercin
ChickLitGüvercin yurdu. Büyüdüğüm 17 olunca kaçtığım, önünde kaza geçirerek hafızamı kaybettiğim yurt.. Geçmişime dair bildiğim tek şey bu. *Not* Ben siyah gitarlı çocuk hikayesini yazan kişiyim sadece hesabımın şifresini kaybettim. Bu hesaptan paylaşıcam...