Bölüm 8.
Anlaşma biter, Alp gider.
Gergindim. Gerginlikten sağ ayağımı hafifçe titretiyordum ama geçmiyordu. Ceyda bir dakikadır resim albümünü arıyordu. Başımı sağa çevirdiğimde ilk önce Alpin çatık kaşlarıyla bana baktığını gördüm. Gözlerimi kaçırdım, Kaana baktım. Alp onu sol dizine oturtarak sırtını kendisine yaslamıştı. Sol elini adeta emniyet kemeri gibi Kaanın beline sarmıştı. Bu Kaanın işine gelmiş olacak ki başını Alpin koluna yaslarayarak uyumuştu.
Ceyda albümle birlikte içeriye girdiğinde yerimde gergince kıpırdandım. Ceyda benle Alpin arasına oturarak albümün sayfalarını çevirmeye başladı. Her resim hakkında yorum yapmayı unutmuyordu.
"Bu benim annem." Dedi gösterdiği bir resimde. Genç kadın bir kız çocuğunu kucağına almış kameraya gülümsüyordu. "Dayımdan on yaş küçük." Ben yurda verildiğimde otuz beş yaşında olacaktı o zaman. "Kucağındaki minik bebek sensin, aşağıda annemin eteğini çekiştiren ben. Ben beş yaşındayım o zaman sen üç çöpyaşında."
Hiç birşey hissetmiyordum resime bakarken. İçimi saran ufak bir yakınlık, samimiyet dalgası bile yoktu.
"Bak burda da sizin aile var." En arkada Hamdi baba, onun önünde sırtı ona yaslı annem, onunda kucağında baştan aşağı sarı giyinen ben vardım. Hilmi baba kollarını annemin boynuna sarmış, başını sağ omuzunun üstünden çıkartıyordu. Yüzlerindeki kocaman gülümseme ne kadar mutlu bir aile olduklarını anlatıyordu.
Hatırlamıyordum.
Bebektin Esra. diye geçirdim içimden. Normal.
Tek bir duygu bile hissetmiyordum.
"Yeşim yenge, Hamdi dayımdan on yaş küçüktü, annemle yaşıttı yani." Ceyda heyecanla anlatmaya devam ederken Alpinde onu dikkatle dinlediğini gördüm. "Yaş farkı, aileler, engel olmadı onlara, severek evlendiler. Bir kere bile kavga etmediler, insanlar güzel aile denildiğinde dayımla yengemi örnek getirirlerdi."
" 'Aileler engel olmadı' derken?" Diye sordu Alp.
"Yeşim yengemin ailesi onu, dayımla evlendikten sonra evlatlıktan reddetdi." Diye sakince cevapladı Ceyda.
"Resimi alabilir miyim?" Diye sordum.
"Al tabi, sormana bile gerek yok." Resimi alırken bakışlarım saniyelik Alpe kaydığında bana tuhaf bir ifadeyle baktığını gördüm.
Diğer bir resime geçtiğimizde annem denizin yanında kameraya gülümseyerek poz veriyordu. Yanında tahminen dört yaşında olan ben.
"Yengeme çok benziyorsun Esra. Aynı düz siyah saçlar, koyu kahverengi gözler.. neden daha önce farketmedim ki.. şapkandan dolayı sanırım, yoksa çok benziyorsunuz." Evet haka bir görgüsüz gibi evde şapkayla oturuyordum.
"Çok." dedi Alp annemin resmine bakarken. Sonra yeniden Ceydaya uzattı. "Peki ya Hamdi Bayır? O nerede?" Sessizce anlaşmıştık sanki. Ben resimleri inceleyip hatırlamaya çalışırken sorgulamak işini Alp üstlenmişti.
"O yaşlılar evinde." Reflesik olarak bakışlarım Ceydaya döndü. "Üç yıl önce iş yerinden çıktığında oda vuruldu sağ bacağından. Yengemle aynı kaderi paylaşıyorlar. Kör kurşun, nerden geldiği belli değil. Yengem gerçi kalbinden vurulmuştu ama.. neyse işte dayımın sağ bacağı felç kaldı. Yeşim yengem onun gözünün önünde vurulmuştu, her yerde yana yakıla Esrayı arıyordu.." Bakışlarım istemsizce Alpe değdiğinde elinin birinin yumruk olduğunu farkettim. ".. psikolojisi zaten yerinde değilken iyice bozuldu kendisinin sakat kalmasıyla. İşten atıldı. Şuan İzmirde bir yaşlılar evinde kalıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güvercin
Chick-LitGüvercin yurdu. Büyüdüğüm 17 olunca kaçtığım, önünde kaza geçirerek hafızamı kaybettiğim yurt.. Geçmişime dair bildiğim tek şey bu. *Not* Ben siyah gitarlı çocuk hikayesini yazan kişiyim sadece hesabımın şifresini kaybettim. Bu hesaptan paylaşıcam...