Bölüm 3.
Acıtan geçmiş.
🐾,?
Akşam yemeğini hazırlamıştım ama babamla annem kendinlerini gülmemek için tutmaktan başka bir şey yapmıyorlardı. İkiside dudaklarını bir birine bastırmış gülmemek için zor duruyordu. Göz ucu birbirilerine baktıklarında babam dayanamadı kahkaha attı. Onlara kınayan gözle bakıp mantının etini ağzıma attım.
"Kuzum yanlış anlama ama-" dedi annem hala kendini tutmaya çalışarak. "Mantıyı sen açmadın bunu anladık ama neden bu mantıların eti ayrı hamuru ayrı duruyor.. yani.. yanlış anlamanı asla istemem.."
"Mantıyı hazırlayanın suçu.." dedim. Halbuki tam tersiydi. Ben mutfağa vardığımda hamurlar buhardan eriyordu neredeyse. Bir kısmıda erimişti zaten bu ayrı konuydu. Ben onlara aldırmadan mantının hamurundan ve etinden çatalıma batırıp yedim. Gayet güzel tadıyordu, illa etin hamurun içinde mi olması gerekiyordu?
Yemekten sonra annemle babam bu sıralar yoğun bir şekilde nöbette olacaklarını söylediler. Gözlerinden yorgunluk ve uyku aktığı için bulaşıkları kendi sorumluluğuma götürdüm. Makineye atmak yerine elimde yıkadım ve kurulayıp yerine kattım. Nedense gece gece iş yapasım gelmişti. Ama çok dayanamadım ve kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
🐾,?
Sabah kalktığımda annemle babam yoktu. Yatakları topladıktan sonra ufak temizliğe koyuldum. Saat öğlen birdi ve gece geç uyuduğum için erken bile uyanmış sayılırdım. Bir az evde telefonda vakit geçirirken saat neredeyse üç olmuştu.
Dolabımın önüne geçtim ve beyaz sweatshirt ve beyaz eşofmanımı giyindim. Beyaz şapkam ve spor ayakkabımla tam bir beyaz kuğuya dönüşmüştüm. Beyaz kolsuz şişme montumla kombinimi tamamlayarak dışarıya çıktım. Yine taksiye binerek o restorana gittim ve her seferinde söylemekten nefret etsemde harçlığım bitiyordu.
Restorana girdim ve masaya oturur oturmaz demin harçlığının azlığında şikayetçi ben değilmiş gibi bir güzel patates kızartmasıyla köfte sipariş ettim. Yemekten sonra yarım bir çikolatalı pasta ve iki fincan şekerli kahve içmiştim. Bir saat erken gelmem bana kaç tl ye patlamıştı bilmiyordum ama Alp denen Bay Agresifin bir kadına hesabı ödetmeyecek derecede kıro ya da centilmen olduğunu düşünüyordum. Sahiden hesabı kadınlara ödetmemek diyen centilmen mi oluyordu kıro mu?
Erkeklere hak veriyorum. Bazen biz bile ne dediğimizi anlamıyoruz. Altını çiziyorum
Bazen.
Saatin dört olmasına beş dakika kalmıştı. Etrafda üç garsondan ve restoranın karşısındaki iki arabadan başka hiç bir şey yoktu. Garipti ama yoktu.
En sonunda yirmi yedi dakikadır burada olan siyah mat Audiden uzun boylu siyah kabanlı biri indi. Arkası bana dönüktü ama içeriye girip kabanını çıkardığında onun kim olduğunu anladım. Alp siyah asker botları, pantolonu ve koyu lacivert gömleğiyle tam karşımda duruyordu. Benim ağzım ona hayretle açık kalırken bir taraftanda sinirleniyordum. Neden iki saatir burada ama gelmiyor. Ağır adımlarla bana yakınlaştığında heyecanlamaya başlamıştım. Ayağa kalktığımda elimi tokalaşmak için uzattım. Bir kaç saniye elime baksa da sonunda tokalaştık.
"Geldiğin için teşekkürler Alper." Dedim yarı sevinç yarı heyecanla.
"Yok Abuzittin.. tövbee." Kendini sakinleştirir gibi başını sağa sola yatırdı. Sanırım kendisi Bay Agresif modundaydı anlaşılan. " İsmim Alp."
"Benimde Esra." Umrumda değil der gibi baktı ve sandalyesine oturdu. Sinirlemsemde sakince oturdum. Körpüyü geçinceye kadar sakin olacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güvercin
Chick-LitGüvercin yurdu. Büyüdüğüm 17 olunca kaçtığım, önünde kaza geçirerek hafızamı kaybettiğim yurt.. Geçmişime dair bildiğim tek şey bu. *Not* Ben siyah gitarlı çocuk hikayesini yazan kişiyim sadece hesabımın şifresini kaybettim. Bu hesaptan paylaşıcam...