Bölüm 15.
Bilinmezlik.
Geceydi. Ne gariptir ki insan hep gece sorgulardı kendini. Gün bittikten sonra hatırlardı o günün nasıl boş ya da anlamsız geçtiğini. Kendisiyle en çok geceleri yüzleşirdi insan. Yine o gecelerden birindeydim. Hayatın neden bu kadar zor olduğunu düşünyordum Cevabı çok aramama gerek kalmamıştı.
Çünkü hayat tamamen bir bilinmezlikten ibaretti. Bir yıl önce neredeyken, sonra nerelere savrulabiliyorduk. Gece başka duygularla uyuyup, yarın bambaşka bir hayata sayfa açabiliyorduk bazen. Hayatın bu kadar değişken olmasını çoğu zaman kafaya takmazdık. Çünkü yarın her ne kadar bilinmez olsa da bizim endişemizi önleyecek planlarımız vardı yarın için. Mesela kalkıp işe gidecektik, okula gidecektik. Ödevleri düşünmeden edemiyorduk, ya da yarınki toplantıyı. Her an hayatımız değişebilecekken bizi bilinmezliğin karanlığından kurtaran planlarımız vardı.
Ama ben şuan mezarlığın ortasında, elimdeki kutunun içinde susturuculu silahla hayatımın birden değiştiğini ve beni bilinmezliğin diplerine kadar çektiğini hissedebiliyordum.
Bilinmezliğin dipleri.. Aslında yabancı gelmiyordu çünkü ben bile kendim için bir bilinmezdim şu an.
Kutuyu elimden yavaşça mezarın üstüne bıraktım. Aceleyle montumun cebinden telefonumu çıkarıp numarayı tuşladığımda ellerimin deli gibi titrediğini şimdi farketmiştim. Numarayı zorla yazarak aradığımda titrek bir nefes verdim.
Sakin ol, panik yaratma, sakin ol.
"Efendim Esra." Dedi Gürhanın sakin sesi. Bende sakin olmalıydım.
"Nerdesin Gürhan?" Sesim istediğim gibi sakin çıkmamış olacak ki Gürhanı telaşlandırmıştı.
"Seni eve götürmek için bekliyordum mezarlığın önünde. Baban arayıp söyledi. Noldu?" Arkadan gelen yavaşça adım seslerinden bana doğru geldiğini anlamıştım.
"Bir çelenk geldi. Yanında poşetin içinde kutu vardı." Elimi saçlarımın arasından geçirdim. "İçimde silah var. Susturuculu. B-babamın öldürüldüğü silah olabilir." Ellerim titriyordu, kimdi bu adam?
"Siktir!" Hızlı nefes alıp vermesinden koştuğunu hissettim. "Telefonu ben gelinceye kadar kapatma Esra! Sakın kapatma! Kutuyu güvenli bir yere koy! Elini kutuya çok dokundurmamaya çalış!"
"Kutu yerde." Arkamda adım sesleri duyduğumde hızlıca döndüm. Gürhan koşarak geliyordu. Telefonu kapattığımda tam yanımdaydı. Sıkıca bana sarıldığında "İyiyim" diyerek hızlıca ondan ayrıldım.
Gürhan hemem Yusuf'u aradı. Yusuf gelinceye kadar çelengi ve kutu inceledi. Ağaçtan kopardığı ince bir dal parçasıyla kutunun kapağını açtığında kapağa yapıştırılmış notla karşılaştı.
"Seni üzlemelerine izin vermeyeceğim. Oyun yeni başlıyor, kartlar şimdi dağıtılıyor. Bir gün yeniden kaeiılaşmak dileğiyle. M." Gürhanın kaşları çatıldı, kutunun kapağını tekrar dal yardımıyla kapattı "Seni tanıyan biri yani?" Diye sordu Gürhan.
"Bilmiyorum." Dedim çaresizce. Ne yapacağımı bilmiyordum.
"M ne peki? İsmi M'le başlayan bir tanıdığın var mı?" Hafızamı zorlamaya başladığımda aklıma gelen şeyle duraksadım.
Mert?
Alp'in ondan uzak dur demesinin sebebi bu muydu?
"Mert var, Musa abi var kuzenim, onu daha yeni tanıdım, imkanı yok." Sağ bileğimle şakağıma bir kaç kez vurdum. "Hatırlamıyorum, hatırlamıyorum. Geçmişimden biri de olabilir! Hiçbir şey hatırlayamıyorum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güvercin
Literatura FemininaGüvercin yurdu. Büyüdüğüm 17 olunca kaçtığım, önünde kaza geçirerek hafızamı kaybettiğim yurt.. Geçmişime dair bildiğim tek şey bu. *Not* Ben siyah gitarlı çocuk hikayesini yazan kişiyim sadece hesabımın şifresini kaybettim. Bu hesaptan paylaşıcam...