Kaçma Benden

37 10 0
                                    

Hayat gerçekten de göründüğünden çok daha farklıydı.

Bundan dakikalar önce bana bir yanda intikam almak istediğim ve diğer yanda intikamım için bana yardım eden iki insanla aynı ortamda temizlik yapacaksın deselerdi sanırım sahte bir gülücük atar geçerdim ancak şuan da tam olarak bunu yaşıyordum. Üstelik aramızda çıkabilecek herhangi küçük bir tartışma bile elimizdeki bombanın fitilini ateşlemeye yeterdi.

Tam karşımda duran bir yığın resim defterine bakarak iç geçirdim. Bu defterlerin hepsini sınıfların kategorisine göre sınıflandırmam gerekiyordu ve okulda oldukça fazla sınıf varken üşendiğimden o defterlere sadece bakmakla yetiniyordum. Sonunda kara kara defterlerle bakışmaktan vazgeçerek işe koyulmaya karar verdim. Yoksa iki saat defterlerle bakışır dururdum. Elime aldığım her bir defterin ilk sayfasını açarak şubesine bakıyor ve yanımdaki masaya koyuyordum. Yaklaşık bir altmış resim defterini sınıflandırdığım sırada hemen arkamdan gelen yüksek sesle yerimden sıçrayarak ani bir şekilde arkama dönmeye çalıştım ancak ayağım yanımda duran sandalyelerden birine takıldığında yere düşeceğimi düşünerek refleksle gözlerimi kapattım. Düşmeyi göze aldığımda belime sarılan eller kesinlikle beklediğim bir şey değildi. Göz kapaklarımı hızla açtığımda karşımdaki ela gözlerde gördüğüm hislere anlam veremeyerek baktım.

Endişe, şaşkınlık,korku... Bilemiyordum. Hisler konusunda hiçbir zaman iyi olamamıştım zaten.

Boğazımın kurduğunu fark etmemle kendime gelerek karşımdaki gözlere hitaben konuşmaya başladım.

'' Ne yaptığını sanıyorsun sen?''

'' Düşmeni engelliyorum.'' dedi metalik bir sesle.

'' Oysa düşmeme sebep olan etken sen değil miydin?''

'' Dolaylı yoldan evet. Ancak pişman değilim.''

Ne dediğini anlamayarak gözlerine bakarken o konuşmaya devam etti.

'' Çünkü o zaman gözlerini bu kadar yakından görme fırsatı bulamazdım. Gözlerin kahverengi ve yeşil karışımı... Sanki seni anlatırmış gibi Adel.''

Kalbim aklıma inat benden bağımsız olarak hızla atmaya başladığında gözlerimi bir an bile olsun ondan çekmedim. Ona yakın durmak küçük kız olarak kalmak isteyen ruhuma iyi gelse de karar verdiğim yoldan geri dönemezdim. Bunu yıllar sonra attığını hissettiğim o kalbim yüzünden yapamazdım.

Eğildiğimiz pozisyondan kurtulmak amacıyla belimdeki ellerini çekerek ayağa kalktım ve elinde bir kupa ile bizi izleyen Yamaç'a döndüm. Yamaç ona dik dik bakmamdan rahatsız olmuşcasına '' Ne?'' diye sordu. '' Resmen gösteri niyetine sizi izledim. Bu aylık sinema masrafından kurtarmış oldunuz beni. Ne desem azdır.''

Kendimi tutamayıp gülmeye başladığımda üstümde olan bakışları hissetmemle yüzümdeki gülümseme yavaşça solarken Ege'ye baktım. Başını iki yana salladı ve bana yaklaşarak sağ elini tam gamzemin olduğu yere yerleştirdi. Ardından dudaklarımı yukarı doğru hafifçe ittirerek gülümsedi.

'' Bu zamana kadar bir sürü gülen insanı gördüm ancak senin gülüşün Adel... Senin gülüşün çok başka... Şifa gibi düşün bunu. Gülerken çıkan o sesin en hasta insanı bile iyileştirebilecek kadar kuvvetli.''

Sıkışıp kaldığımız bu andan kurtulmak istediğim için sertçe yutkundum. Karşımdaki ela gözler ruhumun her yanına işlemişcesine bana bakarken aramızda oluşan çekimden kurtulmak tahmin ettiğimden de zor olmuştu.

Bir adım geri giderek yüzümde duran ellerinin boşta kalmasını sağladım ve ardından sanki hiç böyle bir şey yaşanmamış gibi tekrardan sıralamam gereken defterlere yöneldim. Ben işimin başına döndüğümde ikisinin de yaptıkları şeylerle meşgul olmasını görmemle derin bir nefes aldım.

Öylesine Bir Hayat/ Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin