- 1 ay sonra -
Akın'dan,
Doğum günlerini hep saçma bulmuşumdur.
Şimdiyse Ege sorunlusunun zoruyla tanımadığım bir kızın doğum günü partisine gidiyorum.
Ne kadar hoş (!)
Durup "Tanımadığım birinin doğum gününe neden gidiyorum Ege?" dediğimde çoktan önüme geçmişti.
Duymamasının imkanı bile olmamasına rağmen duymamış gibi yapıp yürümeye devam etti.
Ah bu çocuğu her an öldürebilirim.
"Tamam sakinim tamam." diye bağırdım arkasından kendimi duyurmaya çalışırcasına.
Ama o sadece arkasına bakıp pislik bir sırıtış atmakla yetindi.
Ege'yi sırtından tutup durdurduktan sonra "Bari kızın fotoğrafını göster de kendimi iyice yabancı hissetmeyeyim orda."
"Çok konuşuyorsun Akın."
(...)
Kutlamanın yapılacağı kafeden içeri girene kadar her şey mükemmeldi.
Yani Damla'yı görene kadar.
Damla'yla göz göze geldikten sonra Ege'ye alaylı bi gülümsemeyle baktım. Hala beni istiyor, beni seviyor bakışı.
Ege durup Damla'ya "Merhaba." derken bende sanki o orda yokmuş gibi içeri girdim.
Ege bana yetiştikten sonra "Abi ayıp olmadı mı kıza?" diye sordu.
"Yoo" dedim gülerek. Ve ekledim:
"Hatta böylesi çok güzel oldu, kıvransın dursun o orda."
İçeri girdiğimizde ön tarafı dantel işlemeli beyaz mini elbiseli kız dikkatimi çekti. Sarı uzun saçlı arkadaşıyla gülüşüyordu.
Bir an kafasını sağa yani bize doğru çevirdi. O kadar gülen, gülücükler saçan kızın yüzü sapsarı olmuştu.
Arkadaşı onun daldığını fark etmiş olacak o da bize doğru baktı.
Sanırım o da bizden pek hoşlanmamıştı.
Ege'yse yüzü sapsarı olan kıza bakıyordu.
Kız yerinden kalkıp bize doğru gelirken Ege'ye "Doğum günü kızı mı yoksa?" dedim.
"Almira adı."
"Güzel isim. Bizi gördüğünden pek memnun olmadı galiba?"
"Bence seni gördüğüne memnun olmadı."
Nasıl yani demeye fırsat kalmadı çünkü kız çoktan yanımıza gelmişti.
Kendini zorla gülümsetmeye çalışarak önce Ege'ye sonraysa bana baktı.
Ege'ye bakışı bunun burada ne işi var bakışı gibiydi.
Olanları anlamamıştım. Hem de hiç.
Kız Ege'ye sarıldıktan sonra kısık sesle "Çok sağ ol, çok sağ ol." dedi.
Sesi Ege'ye minnettar gibi çıkıyordu. Doğum gününe geldiği için olsa gerek.
Ege'nin kollarından ayrıldıktan sonra kendini yine yeniden zorla gülümsetmeye çalışarak "Hoş geldin." dedi ve ardından sarıldı.
Buram buram kokan parfümünü değil de titreyen vücudunu hissetmiştim o an sadece.