⚽️"Ya kes uzatma artık salak!" dedikten sonra Bahadır'ın ensesine bir tane geçirdiğimde çocuk gibi tepindi olduğu yerde.
"Ya yeter yeter! Vura vura çürüttün lan bedenimi! Vurup durma artık vallahi darp raporu alıp uzaklaştırma kararı çıkarttırırım sana ha!" diyerek tehdit ettiğinde eğer şu anda telaş içerisinde olmasaydım katıla katıla gülebilirdim bu haline ama işte telaşlıydım.
"Sen de bir kez olsun koca karılar gibi dırdır etme de yürü o zaman Bahadır! On beş dakikalık yol senin yüzünden yarım saattir bitmedi! Eğer geç kalırsak asıl sen o zaman gör çürütmeyi." dediğimde yutkunuşunu duydum. Boşa tehdit etmediğimi, dediğimi her zaman yaptığımı biliyordu tabi.
Çırpınmayı bırakıp tıpış tıpış yürümeye başladığında rahatlayarak nefeslendim. Bir an tüm yol onu çekiştireceğim zannetmiştim. Tamam normale göre oldukça güçlü bir insandım ben, vurduğum yeri çökertiyordum ama bu güç Bahadır da pek bir işe yaramıyordu. Kilosundan değil kaslarından, çocuğa adım attırırken neredeyse ıkınmak zorunda kalıyordum.
"Sen niye bu buluşmaya bu kadar isteklisin ben anlamıyorum ki. Hani sen Kuzgunları hiç sevmiyordun? Lan geçen çocuğun birine çelme takıp düşürdün. Şimdi ne oldu da onlarla aynı ortama girmeye bu kadar heveslendin?" diye sorduğunda bakışlarımı ona çevirmeden olduğum yerde dikeldim. Ne münasebet? Hiç de hevesli değildim ben bir kere! Sadece davet edildiğim yere geç gitmeyi sevmiyordum. Dakik biriydim!
"Ne alakası var şimdi? Hiç de hevesli değilim! Assolist gibi sonradan girmek istemiyorum sadece. Hem ben o çocuğu öylesine düşürmedim tamam mı? Pis pis bacaklarına bakıyordu kızların ben de edebini bilsin diye gözdağı verdim." dediğimde alaylı ifadesi sert bir mizaca döndü.
"Ne demek lan kızların bacaklarına bakıyordu? Bana niye söylemedin kızım? Alsaydım ifadesini!"
Ters ters baktım ona. "Kendi işimi kendim hallettim Bahadır!"
Burnunu kırıştırarak "Bir kere de burnunu eğil de al!" dedi. Hiç cevap verme zahmetine bile girmedim ona. Dediğim gibi gayette işini görmüştüm ben o şerefsizin. Şimdi Bahadıra söylesem eminim Kuzgunlar da dahil herkes olayın içine karışır büyür de büyürdü. Hiç dikkatleri üzerime çekemezdim vallahi! Eğer o şerefsizde az akıl varsa verdiğim dersi aklına kazır ve sapıklık yapmaya son verirdi aksi halde haber uçurduğum kişiler benim gibi nazik yaklaşmazdı ona.
Sonunda buluşmanın olacağı evin sokağına girebildiğimizde olduğum yerde durarak biraz soluklandım. Yarım saattir hiç durmadan yürüyordum üstüne yanımdaki beygiri de çekiştirmek zorunda kalmıştım. Yediğim kahvaltı resmen eriyip gitmişti gariban midemde.
"İnşallah yiyecek bir şeyler ikram etmeyi akıl etmişlerdir yoksa yüz kızartıcı küfürler ederim."
Bahadır gülerek kolunu omzuma attı. "Vardır vardır merak etme. Çoğu damızlık dana olduğu için yarım saat önce karınlarını doyurmuş olsalarda acıkıyorlar." dediğinde ona fark ettirmesemde rahatladım. Aç kalmak şu hayatta dayanamayacağım en önemli şeydi!
Beraber üç katlı dubleks evin bahçesine girdiğimizde kafamı kaldırıp önümdeki sevimli eve baktım. "Ne güzel."
"Seçkin'in annesi mimar, babası mühendis. Burayı da kendileri tasarlamışlar." dediğinde gözlerimi önümdeki evden çekip ona baktım. "Vayy be. Zenginlik böyle bir şey demek ki."
Kıkırdadı söylediğime. "Gören de seni fakir sanacak."
Omuzlarımı silktim. "Fakir değilim ama zengin olduğum da söylenemez be Dırdır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turunçgil
Teen FictionGülümseyen ifadesi sekteye uğradı. "Neden seni rahatsız ediyormuşum gibi davranıyorsun Alaca?" diye sorduğunda manidar manidar güldüm. Gibi mi? "Rahatsız ediyorsun zaten Emir. Sana her seferinde uzaklaş benden demekten yoruldum. Salak mısın anlamıyo...