🏐Beş dakikadır beklediğim duvar dibinde gözlerim yeniden çevrede gezinmeye başladığında bir dakika durup ne yaptığımı sorguladım.
Ne yapıyordum ben?
Normal bir insan gibi flörtleştiğim çocukla buluşmak için onu bekliyordum ama gözlerim de sürekli etrafta geziniyor birileri var mı diye kontrol ediyordum. Gerçekten de kafayı sıyırmaya başlamıştım. Birileri bizi şimdi görmesede ileride sevgili olursak elbet haberleri olacaktı şimdi saklanmanın bir anlamı yoktu.
En azından şu turnuvalar bitseydi.
Ne kadar okları üzerime çekmek istemesemde ondan vazgeçmediğim sürece bu eninde sonunda olacaktı.
"Aman aman kimler varmış burada? Beni mi bekliyormuş bu kız?" diyerek beş metre ayırdığı ağzıyla gülerek yanıma gelen Emir'e baktım. Değer miydi?
Göreceğiz.
Düşünmeyi sonraya erteleyip dil çıkardım ona. "Şımarma şımarma. Utanmıyor musun ilk buluşmada beni bekletmeye." dediğimde gülen yüzü soldu. Panik halde eşofmanının cebinden telefonunu çıkarıp ekrana baktığında dudaklarımı birbirine bastırdım.
Gri eşofman niye bu erkekleri ilah gibi gösteriyordu? Eşofman fetişim tuttu bismillah.
"Niye beni korkutuyorsun kızım? Hoca zaten ağzıma edecekti şut çalışmasını ektim diye. Hemen toz olmalıyız buradan hemen." dedikten sonra kolunu omzuma atıp ilerletmeye başladığında gözlerimi baydım. Harika bir buluşma başlangıcıydı gerçekten. Birazdan el ense şakaları da gelebilirdi, hazırlıklı olmalıydım.
"Dediğim kafeye gidiyoruz değil mi?" diye sorduğunda mırıldanarak onayladım. Ben öyle pek gezme insanı olmadığım için gittiğim kafeler anca alışveriş merkezindeydi ya da civarındaydı. Onları da arkadaşlarım sayesinde biliyordum. Bilgilendiriyorlardı beni çok şükür. Bu sebeple benden daha sosyal olan onun götürdüğü yere gidiyorduk.
"Ferdi'yi nasıl ektin? Malum yapışık ikiz gibi geziyorsunuz da!"
Çarşambadan bu yana yarı flörtlü yarı tanımalı yarı da atışmalı konuşuyorduk ve benim şu dört günde hakkında en iyi öğrendiğim şey Ferdi'nin şu meşhur, kızların kuması olan en yakın arkadaş olduğuydu. Okulda birlikte olmaları yetmiyor gibi birde antrenmandan sonra pes atmaya falan gidiyorlardı. Utanmasalar birlikte uyuyacaklardı!
Güldü dediğime. "Kıskandın mı sanki sen?"
Beklediğinin aksine utanmadan "Şu an değil ama ileride evet. Ne o öyle sürekli dip dibe ya? Kuma mı getireceksin başıma? A gerçi pardon! Benden önce o olduğu için kuma ben oluyorum bu durumda." dediğimde bir anda ne olduğunu anlayamadan elleriyle yanaklarımı kıstırıp şap diye öptü yanağımı.
La havle la havle! Ben çocuğa ağırdan alalım diyordum maşallah o vitesi yine beşe takmış gidiyordu.
"Ne yapıyorsun Emiir? İlk buluşmada böyle şılak diye öpülür mü insan ya? Manyak mısın?" dedikten sonra elimin tersiyle yanağımdaki nemliliği sildim. Hayatta en nefret ettiğim şey sulu sulu öpülmekti ve bu çocuk anlaşılan bunu beni delirtene kadar yapmaya kararlıydı. Hayır tamam öpmen içimi gıcıklatıyor ama sulu sulu niye öpüyorsun?
Yanağımı silmem gram etkilemedi onu aksine yüzündeki gülüş daha da büyüdü. Parmakları öptüğü yanağımı severken gözlerini gözlerime kaldırdı. Bismillahirahmanırrahim... Ben niye ergenler gibi her hareketine düşüyorum bu çocuğun ya? Libidom tavan yapıyor çocuğun iki hareketine. Dümdüz kahverengi bir çift gözün gariban bir kalbi bu kadar hoplatması ne kadar normaldi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turunçgil
Teen FictionGülümseyen ifadesi sekteye uğradı. "Neden seni rahatsız ediyormuşum gibi davranıyorsun Alaca?" diye sorduğunda manidar manidar güldüm. Gibi mi? "Rahatsız ediyorsun zaten Emir. Sana her seferinde uzaklaş benden demekten yoruldum. Salak mısın anlamıyo...