herkesin geçmiş bayramlarını kutlarımmm🤗🤗 sevdiklerimizle birlikte düzlüğe çıktığımız, sağlıklı, sıhhatli ve bol huzurlu nice bayramlarımıza inşallah🌸🥰⚽️
Yumuşacık.
Jelibon gibi.
Ama jelibon bile böyle güzel ve lezzetli hissettirmiyor bana. Birde kalbim yerinden sökülecek gibi attırmıyor tabi.
Dudakları kasılıp kalmış dudaklarımın üzerinde usul usul gezinirken en az dizlerim kadar titreyen avucumu omzuna yasladım yere düşmekten korkarcasına.
Belimi kuşatan uzun kolları bedenlerimizi neredeyse bir bütün haline getirirken her zerremde hissettim onu. Sıcak nefesi yüzümü yalayıp geçiyor, dudakları daha önce hiç öpülmemiş olmanın verdiği körpelikle yalpalayan dudaklarımı nazikçe öpüyor, parmakları usul usul belimi okşuyordu. Her yerde gibiydi. Her yerimde gibiydi. Allahımy bugün ölmezsem daha da ölmezdim ben.
Karşılıksız kaldığından mı bilmiyorum geri çekildi yavaşça. Ne zaman kapandığını bilmediğim gözlerimi açtım hemen. Onun gözleri ise hala kapalı bir şekilde duruyordu. Alnını alnıma yasladı sonra. Nefesleri tıpkı benimkiler gibi sıktı. Biraz önceki anın hayal olmadığını kanıtlarcasına çarpıyordu yüzüme.
"Alaca... Ah Alaca..."
Dua eder gibi çıktı adım ağzından sitem eder gibi kapandı dudakları. Pişman mı olmuştu beni öptüğüne? Niye öpmüştü ki?
O beni öpmüştü aman Allahım!
Şok halinden sıyrılıp panikle kollarının arasından çıkmaya çalıştım. "Bırak beni bırak!"
Tutuşu daha da sıkılaştı. "Bırakmam. Bırakamam."
Çabaladım pes etmeden. Ne yapmıştı? Ne yapmıştı bu aptal?
"Ne yaptın sen? Ne yaptın aptal? Yanlış! Bu yaptığın çok yanlış!" diyerek daha çok kaçmaya çalıştığımda iki yana salladı kafasını.
"Nesi yanlış? Kime göre, neye göre yanlış? Ne kuruyorsun kafanda da kendini dolduruyorsun Alaca?" dediğinde gözlerim hızla etrafta gezdindi. Ya biri gördüyse? Ya okuldan biri gördüyse? Hayır... Ya fotoğrafımızı çektiyse?
Olamaz! Olamaz!
Ağladım ağlayacaktım. Fark etti tabi. Öylece durup gözlerime baktı. Bakışlarıyla dudaklarım büküldü. Gözlerimi dolduran yaşlar yanaklarımdan süzülmeye başladığında ahlayarak gözünü kapatıp başını geriye attı. "Alaca... Alaca... Alaca... Ne yapacağım ben seninle?"
Hiçbir şey. Hiçbir şey yapamazdı benimle. Ne yapacaktı ki? Ne yapmak istiyordu?
Burnumu çektim kaba olup olmadığını düşünmeden. Sümüğüm aksa daha mı hoş görünürdü?
Başını eğip yeniden gözlerime baktığında "Gerçekten de adının hakkını veriyorsun turunçgil. Ne tutabiliyorum ne de özgür bırakabiliyorum seni. Kuş gibisin." dedi. Dudaklarımı büzüştürüp omuz silktim. Gözleri bu hareketimle dudaklarıma döndü. Biraz önce öptüğü dudaklarıma. Benim dudaklarıma.
"Seni öptüğüm için pişman değilim hatta şu an bir daha tekrarlamak istiyorum ama suratıma tokadını yiyeceğimi bildiğimden duruyorum. İlk öpüştüğümüz güne ilk dayağımı da eklemek istemiyorum." dediğinde istemsiz kıkırdadım.
Salaktı.
Güldüğümü görünce o da gülümsedi. "İşte bu. İşte bunu görmek istiyorum ben be. Ne o öyle turşu gibi buruşturuyorsun yüzünü? Çirkinsin daha da çirkin oluyorsun. Gül işte şöyle kızım."
Sinirle kaşlarımı çatıp hiddetle vurdum omzuna. "Sensin be çirkin!"
Güldü ardından da ne olduğunu anlayamadan şap diye yanağımı öptü. Apışıp kaldım tabi. İfademe bakıp daha çok güldü. Ne güzel gülüyordu.
Allahım yemin ederim ben bugün, şu an ölmediysem daha da ölmem!
"Bakma bana böyle yoksa öperim seni." dediğinde panikle salladım kafamı. Böyle bir şeyi bir daha yapamazdı! Yolun ortasındaydık ya bir gören olursa? Dönecek dedikoduları aklı hayali alıyor muydu? Düşündükçe deliriyordum.
"Salak mısın ne diyorsun ya? Bırak beni bir gören olacak!" diye adeta çığırdığımda yüzünü buruşturdu ama geri çekilmedi. İnadına daha sıkı sardı hatta. Birazdan ciğerlerim ağzımdan çıkarsa hiç şaşırmazdım. Asla bırakmayacak gibi tutuyordu beni. Bırakmasındı. Çok farklı hissettiriyordu. Çok güzel hissettiriyordu.
Biz hangi ara bu raddeye gelmiştik ya? Ne oluyordu yani? Benim asla beynim yetişmiyordu şu anda olanlara. En son biz tartışıyorduk şimdiyse taze sevgililer gibi cilveleşiyorduk. Tövbe bismillah!
"Çekilmem. Kuş kafeste artık. İstesede salmam onu." diyerek bir kere daha şap diye yanağımı öptüğünde dayanamayarak bayılır gibi yapıp kendimi bıraktım ama öyle sıkı tutuyordu ki kollarına düştüm.
"Ben şu anda rüyadayım. Bunların hepsi bir rüyadan ibaret. Birazdan lanet olası alarmım çalacak ve ben uyanacağım. Uyan kızım. Uyan Alaca."
Gözlerimi kapatmış bir şekilde kendi kendime mırıldanırken kıkırdayışı doldu kulaklarıma. E ama bu rüya da amma uzun sürdü he! Rüyalar 10 saniye sürmüyor muydu? Biz 10 dakikayı devirmiştik hani uyanmıyordum ben?
Tek gözümü açıp onu kontrol ettim. Hala karşımda duruyordu ve kuala gibi yapışmıştı bana. Yeniden kapattım gözlerimi. Vallahi de rüya değildi billahi de değildi!
İki elimle dudaklarımı kapattım. "Şu an gerçek mi? Gerçekten gerçek mi? Biz rüyada değil miyiz?" diye tir tir titreyen sesimle sorduğumda parmaklarımın üstüne konulan öpücükle aldım cevabımı.
Gerçekti!
Gerçekten gerçekti!
Allahım ölüyorum sanırım ben!
🏐
kızın balataları yandı aldksösös Emir Eraslan etkisi tabi :PPP
ne diyorsunuz Emir'in bu atağına?
yemin ederim bir anda yazdım Emir sanki kafamın içine girdi ve kendi kendine yeter ula bu kadar ayrılık deyip yapıştı kıza slfksmms
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turunçgil
Teen FictionGülümseyen ifadesi sekteye uğradı. "Neden seni rahatsız ediyormuşum gibi davranıyorsun Alaca?" diye sorduğunda manidar manidar güldüm. Gibi mi? "Rahatsız ediyorsun zaten Emir. Sana her seferinde uzaklaş benden demekten yoruldum. Salak mısın anlamıyo...