⚽️Ahsen bir anda şak diye elime patlattığında sıçrayarak baktım ona. "Ne yapıyorsun geri zekalı ödümü kopardın!" diye tısladığımda gözlerini devirdi.
"Yeme artık şu tırnaklarını! Kanattın lan bir tanesini."
Gözlerimi ondan çekip sabahtandır dişlerimin arasında olan gariban tırnaklarıma baktım. Ne heveslerle sürdüğüm ojelerim sıyrılmış, küçük parmağımın tırnağı ise fazla kemirmemden dolayı kanamaya başlamıştı.
"Hiç farkında değilim ya. Aşırı stres oldum, istemsiz yiyorum." dediğimde yeniden ağzıma götürmek üzere olduğum ellerimi tutup bacağımın üzerine yapıştırdı.
"Fark ettim onu zaten. Neyine bu kadar stres oluyorsun anlamıyorum. Her zaman ki maçlardan birini yapacaklar işte. Bak orada güle oynaya takım arkadaşları ile konuşuyor seninki."
Seninki... Ne güzel söylemişti.
Benimkiydi artık değil mi?
"Her zaman ki maçlardan biri olabilir ama şimdi hoşlandığım çocuk. Önceden o faul yaptığında küfür ederdim ama şimdi ona faul yapıldığı için küfür edeceğim ve bunu sessiz yapmam gerekiyor. Onu yine sakatlamaya kalkarlarsa sahaya bile atlayacağımı biliyorsun değil mi?" diye sorduğumda biraz önce bana anlamsız bakan gözlerinin kısıldığını gördüm. Haklı olduğumu biliyordu. Sevdiğim şeylere karşı fazla korumacı oluyordum.
"Şimdi böyle deyince de bilemedim. Ama bunları yapsan ne olur ki? Şimdi öğrenmeseler ileride elbet öğrenecekler. Ha bugün ha yarın? Sonucu değiştiremeyiz."
Omuzlarımı silktim üzgünce. Bunu ben de biliyordum fakat işte elimden geldiğince zamanı ileri atmaya çalışıyordum. Zaten daha bir ilişki yaşadığımızı kesinleştirmemiştik bile, sürekli pürüzler çıkıp duruyordu birde bu yüzden tadımız kaçsın istemiyordum. Emir benim kadar olaylara duygusal yaklaşmadığı için onun açısından değişen bir şey olmazdı ama ben sevdiğim insanlardan göreceğim en ufak kötü bir tepkide üzülecektim. Elimde olan bir şey değildi.
Gözlerim kenarda maç için ısınan çocuğun üzerinde mahzunca gezinirken arada kaçamak bakışlarla etrafını taradığını görebiliyordum. Nerede olduğumu bulmaya çalışıyordu.
"Biliyorum ama işte ne bileyim. İlişkimiz netleşsin de sonra ne olacaksa olsun istiyorum. Daha şu Hafsa olayını halledemedik üstüne başka sorunlar da çıkmasın." dediğimde diğer tarafımda oturan Doğa çenesini omzuma yaslayarak sırtımı sıvazlamaya başladı.
"Bu kadar negatif düşünme be minnoş. Açelya ve Bahar zaten abartılı tepki vermezler. Diğerleri de kararına saygı duyar geriye bir tek Tuana kalıyor o belki tepki verebilir ama ben korktuğun gibi bir şey olacağını zannetmiyorum."
Ahsen de destekledi onu. "Aynen katılıyorum. Tuana evet, o okuldakileri günahı kadar sevmiyor ama sana da karışmaz."
Bilmiyorum dercesine silktim omuzlarımı. Onlar da bende ihtimaller dahilinde konuşuyorduk. Tuana'nın sevgilisi Furkan ile zamanında Emir'in küçük bir olay yaşadığını bu yüzden de ona tavırlı olduğunu biliyordum. Beni korkutan da buydu. Eğer o sorunu Ecevit'ten herhangi biri ile yaşamış olsalardı tepkisini az çok hesap edebilirdim ama birebir onunla olunca kestiremiyordum. Tuana bana tavır alacakmış gibi hissediyordum.
Ellerinde meyveli sodalar ve dondurmalar ile yanımıza gelen kızlarla konuyu kapattık. Ben onlara söylemek istemediğim için Ahsen ve Doğa da susuyordu.
Tuana diğer elindeki karpuzlu çilekli sodayı bana doğru uzatırken "Ay yine şu lanetlerle karşılaştık. Yemin ediyorum gına geldi artık bunlardan. İstenmeyen ot misali her turnuvada karşımıza çıkıyorlar." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turunçgil
Teen FictionGülümseyen ifadesi sekteye uğradı. "Neden seni rahatsız ediyormuşum gibi davranıyorsun Alaca?" diye sorduğunda manidar manidar güldüm. Gibi mi? "Rahatsız ediyorsun zaten Emir. Sana her seferinde uzaklaş benden demekten yoruldum. Salak mısın anlamıyo...