🏐Alarmımın sesiyle gözlerimi aralarken huysuzca homurdanarak uzanıp kapattım. Tatil gününde erken uyanmaktan nefret ediyordum. Koskoca haftada adam gibi uykumu alacağım sadece iki günüm vardı ve onların sebep ne olursa olsun benden alınmasına sinirleniyordum.
"Kalk Alaca, kalk. Git düzgünce duşunu al, ağdanı, zartunu-zurtunu yap sonra da ne giyeceğine karar ver. Eğer sona bırakırsan kırk saate anca seçersin o yüzden eşeğini sağlam kazığa bağla."
Sıcacık yatağımdan beni spatula ile sıyıracak sihirli cümleleri kendime kurduktan sonra esneyerek doğruldum yattığım yerden.
Bugün sözleştiğimiz gibi Emir'in ailesi ile tanışmaya gidecektim ve bunu elimden geldiğince mükemmelleştirmeye çalışıyordum. O zaten bana bayıldıklarını söylüyordu ama yine de ilk izlenim denen bir şey vardı ve ben akıllarında kendiliğimden güzel kalmak istiyordum.
İlk defa sevgilimin ailesiyle tanışacaktım ve çok heyecanlıydım. Gerçi o benim ilk ve tek sevgilimdi başka biriyle aile tanışması organize etmemiştim ama yine de farklıydı işte. Kendimi garip hissediyordum. Mutluydum fakat bir o kadar da gergindim.
"Derin derin nefes al ve gerginlikten ölmemeye çalış kızım. Alt tarafı bir tanışma, kötü ne olabilir ki?"
Büyük konuşmuş olmamak için hemen tövbe tövbe diyerek lavaboya gidip elimi-yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçalayarak yeniden odama girdim. Akşam vakti ağda yapmayı sevmediğim için sabaha ertelemeyi tercih etmiştim. Bazen kıl çok ince oluyordu göremediğimden dolayı alamıyordum ama sonra gün ışığında fark ettiğimde rahatsız ediyordu beni, bu sebeple her zaman gündüz yapmaya çalışıyordum.
Asla çıplak bacak gezmeyeceğimden dolayı bacaklarımı ellemedim, koltuk altımı ve yüzümdeki kılları aldıktan sonra yağ sürerek ağdanın verdiği yapışkanlıktan kurtulmaya çalıştım. Hissinden nefret ediyordum.
"Alaca uyandın mı?"
Annemin koridordan gelen sesiyle kapıyı yağ etmemek için dirseğimle açıp kafamı uzattım. "Çoktaan. Kıllarımı alıyordum." dediğimde kaşları ima ile kalktı.
"Temizlen tabi, temizlen! Kahvaltı hazır işin bittiyse gel hadi." diyerek mutfağı işaret ettiğinde başımı sallayarak yağlı ellerimi havaya kaldırdım.
"Şimdi bitti. Ellerimi falan yıkayıp geliyorum siz başlayın." dediğimde Rengin'in, "Seni mi bekleyecektik başlayacağız tabi." diyen sesi geldi. Gözlerimi devirerek anneme baktım.
"Gel beni öldür diyor ama hayır sen günaha girmeme değmezsin diyerek geri çeviriyorum onu farkındasın değil mi? Kızına söyle cinlendirmesin beni anne!"
Annem huysuzca homurdandı. "Tamam, tamam! Sabah sabah sizin çenenizi hiç çekemem Alaca! Hadi git elini mi yıkıyorsun ne yapıyorsan yap gel içeri."
Biricik kızına bir şey söylemeden arkasını dönüp mutfağa girmesine gıcık gıcık söylendim. "Ben olsam çoktan evi inletmiştin ama adımla! Biricik kızın yapınca laf söylemiyorsun. Sonra ben ayrımcısın deyince saçmalıyor oluyorum. Al işte, al!"
Yağlı ellerimi ve yüzümü yıkadıktan sonra sirke satan suratımla ikisinin yanına, mutfağa geçtim. Rengin ayısı çoktan yumurtayı yarılamış bir şekilde tıkınmaya devam ediyor annemse çayları dolduruyordu. Direkt yerime geçerek oturdum.
"Ne zaman çıkacaksın?"
Dün eve geldiğimde onlara direkt Emir'in ailesiyle tanışmaya gideceğimi söylemiştim. Babam bu durumdan memnun olduğunu belli etmemek için mimiklerden mimiklere girerken annem daha erken değil mi diyerek tepki vermişti. Ben de siz onunla tanıştınız ailesinin de benimle tanışma hakkı yok mu diyerek konuşmayı sonlandırmıştım ama anlaşılan annem tavrını sürdürmeye devam edecekti. Sanki tanışmaya değil de nişan için gün belirlemeye gidiyordum. Tilt ediyordu beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turunçgil
Teen FictionGülümseyen ifadesi sekteye uğradı. "Neden seni rahatsız ediyormuşum gibi davranıyorsun Alaca?" diye sorduğunda manidar manidar güldüm. Gibi mi? "Rahatsız ediyorsun zaten Emir. Sana her seferinde uzaklaş benden demekten yoruldum. Salak mısın anlamıyo...