⚽️Pınar'ın yerine adının Öykü olduğunu öğrendiğim kız oyuna dahil olduğundan beri bitti dediğimiz maç daha çekişmeli olmaya başlamıştı. 2-0 olan seti 2-1'e getirmişlerdi. Şu anda dördüncü setin sonlarındaydık, yine biz öndeydik fakat aramızdaki fark birdi.
Buraya geldiğimde bu kadar zevk alacağımı düşünmemiştim. Manşetlerimize bakarlar, smaçlarımızı görürler sonra da küçük bir müsabaka yaparak evlerimize gönderirler diyordum fakat olay bambaşka bir hal almıştı.
Maçı kaybedince puan kaybetmediğimizi, bir turnuvadan elenmediğimizi ya da şampiyonluktan olmadığımızı bildiğimden dolayı hırslanmadan, kötü duyguların bedenimi ele geçirmesine izin vermeden sadece zevk için oynuyordum ve söylemeliydim ki harikaydı. İçimdeki hırslı kızın bir süre inzivaya çekilmesi hem ruhen hem de bedenen çok iyi gelmişti bana.
Sürekli içimden pozisyonlarını söylemekten sıkıldığım için kızlardan rakip takımın oyuncularının isimlerini öğrendim. Pasörleri Öykü, liberoları Çiğdem, pasör çaprazları Kiraz, orta oyuncuları Bengü, smaçörleri İlya ve Nihan idi. Duyduğuma göre Umay, İlya ve Kiraz ile aynı okuldaydı. Güneş de Öyküyü tanıyordu. Jale ile de Bengü kuzendi. Anlaşıldığı üzere İlke, Yasemin, ben, Çiğdem ve Nihan ise tamamen bağımsız kadroyduk.
Kiraz servisi kullandığında düşüncelerimden sıyrılarak Jaleden Güneş'e Güneşten de bana atılan topa tüm gücümle hücum ettim. İlya ve Öykü'nün bloğuna takılan topum bize geri döndüğünde Umay topu Güneş'e attı Güneş onların blok kurmasına müsaade etmeden İlkeye attığında tam sayı olacaktı ki Nihan yere elini koyarak buna engel oldu. Öykü refleksle topu havalandırdığında İlya top kötü geldiği için manşetle bizim tarafa yolladı. Jale sakin kalarak topu karşıladı. Güneş bana tam istediğim gibi topu iyice yükselterek attığında olduğum yerde zıplayıp topa çaktım. Bloklanamayacak kadar yüksekten vurduğum için top tam çizgiye düşerek sayı oldu, derin bir nefes vererek kendimi yere attım.
"Allahım sana şükürler olsun, ölüyordum ölüyordum!" diyerek çığırdığımda kızlar gülerek üstüme atladılar. Gözlerimi sıkıca kapatıp yan döndüm burnuma falan darbe almamak için.
"Sonunda ulan sonunda! Bir an hiç bitmeyecek sandım! Şu topu öldürmek bu kadar zor olmamalıydı çıldırttınız beni!" diye bize şap şap vuran Güneş'i belinden yakaladığımız gibi yere yığarak üstüne çullandık.
Sonunda maçı bitirebilmiş olmanın sevinciyle kahkahalar atarak Güneş'i gıdıklıyorduk. Karşı takım bile bizim yanımıza gelmiş sevincimize ortak oluyorlardı. Onların da en az bizim kadar oyundan zevk almış olması mutlu etti beni. Rakip de olsak aynı kaderi paylaşıyorduk sonuçta. Emindim ki hocalar onların hemen hemen hepsini altyapıya alacaklardı. Çok yeteneklilerdi.
Sonunda soluk soluğa birbirimizden ayrılabildiğimizde lastiği gevşeyen saçlarımı açıp yeniden başımın üstünde topladım.
"Tebrik ederim, gerçekten seyir zevki yüksek bir karşılaşma oldu. Bir an lig maçı izliyormuşum gibi hissettim, sadece ben değil bütün yetkililere böyle hissettirdiniz. Sizleri davet etmekle ne kadar doğru bir karar verdiğimizi gösterdiniz bize. Hepinize çok teşekkür ederiz kızlar."
Dolu dolu gözlerimizle birbirimize bakarak yanımızdakilerin ellerini tuttuk. Bizleri tribünden izleyen yakınlarımızın da aynı sevinci yaşadığını hissedebiliyorduk. Çok güzel, gurur verici bir andı.
Fuat hoca yüzlerimize gururlu bir ifadeyle bakıyordu. Bizi henüz tanımıyordu fakat sanki uzun süredir bir aradaymışız gibi hissettiriyordu. Çok babacan bir adamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turunçgil
Teen FictionGülümseyen ifadesi sekteye uğradı. "Neden seni rahatsız ediyormuşum gibi davranıyorsun Alaca?" diye sorduğunda manidar manidar güldüm. Gibi mi? "Rahatsız ediyorsun zaten Emir. Sana her seferinde uzaklaş benden demekten yoruldum. Salak mısın anlamıyo...