"Anahtar"

14.1K 1.4K 322
                                    

*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Çok sıcaktı.

Terden sırıl sıklam olan buklelerim, alnıma düşüyor, kirpiklerim ile temas ediyordu. Soluk soluğaydım. Karnımın sürekli inip şişmesini izliyor, uzandığım yatağımda, sabit bir şekilde duruyordum. Odada su sesi  vardı. Çünkü Bay Kim duş almak için lavaboya gitmişti. Onun çıkmasını beklerken bende az önce olanları aklıma getirip duruyordum.

Kesinlikle pişman değildim. Çünkü bunu başlatan ben değildim. Oldukça güzel vakit geçirdiğimizi düşünüyordum. Ne kadar öğretmenim olursa olsun bu umrumda değildi. Kimseyi bedenime dokunması için zorlamamıştım. Fakat yine de yanaklarım kıpkırmızıydı. Utanç duygum daha yeni yeni ortaya çıkıyordu ve ben kafamı yastıkla boğmak istiyordum.

Beni izlerken onun adıyla inlemiştim. Tam bir rezillikti!

Neyse ki bu rezilliğimden etkilenmiş, beni dili ile doldurmuştu. Doğruyu söylemek gerekirse halimden oldukça memnundum. Bir omega olarak en güzel zevkleri tatmıştım. Rezil olmamı görmezden gelebilirdim yani.

Elimle uzun saçlarımı dağıtıp, terim ile sırılsıklam olan ensemi açığa çıkardım. Soğuk, kurnaz yılan misali boynuma dolandığında tüylerim diken diken oldu. Dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdim. Daha sonra lavabonun kapısı açıldığında, bakışlarım otomatikmen oraya kaydı. Uçan havlu bana doğru geliyordu.

Doğruldum.

Bakışlarım hala uçan havludaydı. Ve bu içimde bir şeylerin titreşmesine neden oldu. İrileştirdiğim harelerimle izledim havlunun havada hareket edişini. Tahminen Bay Kim saçını kurutuyordu. Çünkü bir titreşim gibi hareket ediyordu havlu.

"Burayı nasıl buldunuz?" diye sordum dizlerimi kırıp, yatakta bağdaş kurarak. Giydiğim tişört, kasık etrafında toplandı.

"Sistemden baktım" dedi derin sesiyle. Havlu yanlamasına sabit kaldı. Bu demek oluyordu ki havluyu omzuna asmıştı.

"Neden buradasınız Bay Kim?" dedim asıl konuyu merak ederek. Çünkü neden burada olduğunu hala çözememiştim. Neden niçin benim evime gelebilirdi ki?

"Laboratuvar da kıyafetlerimi hızla topladığın sırada evimin anahtarını almışsın" dediğinde gözlerimin önüne birden geçmiş kesiti yer aldı. Onu soyduktan sonra bir kaç öğrencinin sesini duymuştum. Ve telaşla yerde ki kıyafetleri toplamış, düşen anahtarı montumun cebine atmıştım. Tamamen dalgınlık ve aceleden olan bir tavırdı. O an farkında değildim.

"Beni arayabilirdiniz?" dedim kaşlarımı kaldırarak sorduğumda. Dilimi piercingimin metalsi dokusunda gezdirdim.

"Kızgınlığa gireceğini biliyordum. Başının alfalarla belaya girmesini istemedim" dediğinde kalbim göğsüme büyük bir tekme attı. Başından vurulmuş gibi hissediyordum. Bu cümleler içimde bir sıcaklığa ev sahipliği yaptı.

The Invisible Man / Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin