Ulukan (model olarak değil aura olarak)
Ziya (model olarak değil aura olarak)
Eğer hâla anlamadıysanız söyleyeyim seke daha doğrusu ikisi de A-P
..............
"Kel kafanı sikeyim Ziya."
Pazar sabahı herkes uyurken kalkıp işe gelmiştim. Daha doğrusu işkenceye. Hamallık için geldiğim yük taşıma işi nasıl olduysa köleliğe evrilmişti. Gerçi nasılı belliydi.
Ziya piçi.
İçimden Ziya'ya küfürler yağdırmaya devam ediyordum.
Atölyeye sabah erkenden gelmiş yavaş yavaş mal indirmeye başlamıştım. Patron da bana bir şey demiyor yükte hafif olanları taşımama göz yumuyordu.
Ta ki Ziya piçi gelip bana iş yükleyene kadar.
"Abi taşır o bakma sen cılız durduğuna gözüyle gördüm bir evi kendi taşıdı. Yumruğu da çekiç gibi abi." Demişti.Tam yine büyük bir koliyi almış içeri doğru giderken Ziya tam önünde durdu.
"Birader çekil git işime engel olma."
"Bi iki sohbet edelim dedik be küpeli.
Eee nasıl gidiyor yorgunluk var mı yorgunluk."Kolunu kapıya yaslamış geçmeme engel olurken o piç gülümsemesi ile bakıyordu.
Koliler elimden biraz kayınca hafifçe hoplattım.
"Küpeli siksin seni, nerden çıktın başıma bela mısın?"
Aynı piç gülümseme ile "Heee belayım."
Dediği an kafam attı. Şimdi siktim belanı çocuk diyip elimdeki ağır koliyi onun yaklarının üstüne bıraktım."Aaaaah..." Ayklarını kolinin altından çekip acı ile inlerken bende zevkle onu izliyordum.
"Ayağım kırıldı ayağım." Olduğu yerde seke seke ilerleyip kendini bir sandaliyenin üstüne attı.
"Aaaaaa... Usta ambulans çağır bi şey yap ayağım kırıldı galiba."
Koca cüssesine bakmadan gözleri dolu dolu olan ve acıdan inleyen adama baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çakmağınız var mı? BxB
ChickLitBilmediğim bir adamın da dediği gibi hikayeler hep bir yere taşınma yada bir yerden ayrılma ile başlar. Onun gibi bir şeydi işte hatırlayamadım şimdi sözü. Benim hikayem de İstanbul'dan Ankara'ya taşınmam ile başladı. İstanbulun en nezih semtinden A...