Ulukan"Baran az daha uyursan ambulansı arayacağım. Kalk lan."
İki saatir uyandırmaya çalıştığım Baran homurdanarak götünü dönüp yatmaya devam edince ben de oflayıp mutfağa döndüm.
"Anne Baran aç değilmiş yemiycekmiş pişi yapmasın dedi."
Diye bağırdım bağırmamla uyuyor gibi yapan Baran yattığı yerden bağırdı.
"Pişi mi?"
Daha sonra koşa koşa mutfağa geldi. Hani uyuyordu bu.
"Madem pişi var niye söylemiyon la bebe."
Asla başaramadığı üstünde üç beden büyük duran sahte Ankara ağzı ile konuşunca ağzına hafifçe(!) vurdum."Baran deme şunu diye kaç kere diğeceğim gıcık oluyorum."
Masadaki sandeliyelerden birini çekip oturdum.
"Beceremiyorsun zaaten."
Ziya mesela çok iyi konuşuyordu Ankara ağızını, eğer Türkçe için güzel dil olarak İstanbul değil de Ankara ağızı seçilseydi mesela çok güzel bir diksiyonu var denilebilirdi.
Ya ben ne düşünüyor konu yine niye piç Ziya ya geldi.
Sinirle zeytini çatalladım. Bu çatalladığımın zeytini niye kaçıyordu lan. Son kez çatalladığımda fırlayan zeytin Baranın gözüne gelmişti.
"ANANI ! Bir yerlerden tanıyorum
kardeşim. GÖZÜMÜ ÇIKARDIN LAN." Bir taraftan eli ile tek gözünün tutarken inlemişti Baran."Zeytin gözlü oldun işte daha ne istiyorsun."
Baran abartı ile ellerini kaldırıp şükretti.
"Doğru dedin daha ne ister bir insan ya. Görmek falan mesela."
Baran'ın acılı haline tatlı tatlı (anırarak) gülerken bir taraftan da zeytin göz denince aklıma gelen şeyleri düşünüyordum.
Mesela yeşil gözlüler de zeytin gözlüydü.
Yeşil zeytin de vardı sonuçta.Ziya mesela.
Lan yine nerden girdi bu zihin akışıma.
Piç, Façalı, çirkin(çarpıldı), aptal Ziya
..............
"Baran bak şimdi eğer sevmezsen de bir şans ver tamam mı? Gerçekten iyi insanlar."
"Ulu, yavru aslanım, kartalım, sincabım, at ağızlım, tamam dedik ya. Çocuk muyum ben anlaşırız evelallah hallederiz sen meraklanma."
Ellerini beni ikna etmek için hareket ettirdi.
Tam o sırada oturduğumuz kafeye elindeki tespihi ile Sinan girdi.
"İyy keko." Diyen Baran'a ters ters bakıp alttan bacağına vurdum "Sanki biz dünyanın en elit insanlarıdık amına koyayım."
Baran'sa sadece omuz silkti. Büyük bir ihtimalle beni gıcık etmek için arkadaşlarımı sevmemiş gibi davranacaktı.
"Selâmın aleyküm."
"Ve aleyküm selam din kardeşim." Diyen Baran'a baktım.
Ülkücülerin Mevlüdüne gelmiş gibi de davranmamız gerekmiyordu bu çocuğun ortası yok muydu ya.Sandalye çekip oturan Sinan elini Baran'a uzattı.
"Sinan ben."
"Baran ben de."
Daha sonra bana döndü. Sinan "İki dakikaya gelir bizimkiler."
"Tamam biz de kahvelerimizi söyledik sen de söyle istersen." Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çakmağınız var mı? BxB
Chick-LitBilmediğim bir adamın da dediği gibi hikayeler hep bir yere taşınma yada bir yerden ayrılma ile başlar. Onun gibi bir şeydi işte hatırlayamadım şimdi sözü. Benim hikayem de İstanbul'dan Ankara'ya taşınmam ile başladı. İstanbulun en nezih semtinden A...