Owen

55.4K 1.7K 1K
                                    

İtalik yerler Fransızca.

"Zorunlu hizmet kaç sene Chris?" diye sordu annem.

Bir yandan kahvaltımı yaparken bir yandan anneme laf yetiştiriyordum.

"On beş sene." dedim kafamı tabaktan kaldırmadan.

Harp okulundan mezun olduktan sonra doğu tarafına göreve gidecektim. Teğmendim ve ilk görev yerimdi.

Ailem istemiyordu , annem ve babam Fransız köklerimize bağlı kalmamızı istiyordu. Burda doğmuş burda büyümüştüm.

Harp okulu için onları aylarca ikna etmemim ardından gitmeme gönülsüzde olsa izin vermişlerdi.

Babamın sinirle homurdandığını duydum , kahvaltı tabağının yanındaki peçeteyi aldı ve ağzını sildi.

"Tanrım.. Oğluma akıl ver!"
dedi mırıldanarak babam.

"Farkındayım Türkleştin belki de ama özünü unutma! Sen Fransızsın!" dedi babam bana bağırarak.

"Doğru Fransızım , ama Türkiye'liyim. Burası benim vatanım." dedim.

"Büyükbabama çok kızgınım! Nereden bilebilirdi torunun böyle ihanet edeceğini.." dedi masanın üzerindeki ellerini sıkıyordu.

"Yeter!" dedim ayağa kalkarak , tabak ve bardak ayağa kalkmam ile sallanmıştı. "Madem Fransız köklerinize bu kadar bağlısınız gidin o zaman Fransa'ya! Gidemezsiniz! Niye? Para.. Burdaki şirketinizi bırakıp gidemezsiniz!" dedim ve babamın öfkeyle mırıldandığını duydum.

Anneme bakmadan geniş mutfaktan çıktım ve merdivenlerden çıkarak üst kata geldim. Bu evdeki son günümdü ve babam sağ olsun zehir etmişti.

Odama geçtiğimde dolabın karşısındaki yatağıma oturdum ve dolabın aynasından kendime baktım , sapsarı hatta neredeyse beyaza yakın saçlarım , beyaz tenim , yüz yapım ile "ben yabancıyım" diye bağırıyordum. Gözlerim ise açık kahverengiydi.

Küçüklüğümden beri hep asker olmak istiyordum. Fransa'da yaşasam orada asker olmak isteyecektim ama Türkiye ile özdeşmiştim. Ailemin bu tepkilerini de anlamıyordum.

Odanın kenarında ütülenmiş üniformama baktım. Dudağımın kenarı kıvrıldı.. İçimi kıpır kıpır yapmaya yetiyordu.

Üniformamla uzun uzun bakışırken gelen sesler ile aşağı kata kulak kesildim.

".. Chris! Neredesin! Kahretsin!" diye aşağıdan bir bağırma duydum.

" Hey! Sen de kimsin! Gabriel bu adamda kim?" annem babama sesleniyordu.

"Chris'in erkek arkadaşıyım! Nereye gidiyor o benden habersiz! O aptal.." diyen Owen'ın sesini duyunca yutkundum.

Aniden yataktan ayağa kalktım gözlerim kocaman olmuştu , hızla odadan çıktım ve merdivenlerden indim.

"Noluyor burda?" dedim merdivenin son basamağındanda inerek , öfkeden deliye dönmüş Owen ile göz göze geldim.

"Nereye gidiyorsun Christopher.. Seni seviyorum , beni seviyorsun!" dedi sinirle bağırarak.

Babam "Tanrım.. Gidelim Emillie.." diye anneme seslenerek içeri gitti , başından beri eşcinsel olmama karşıydı. Annem ise karşı değildi aksine her zaman yanımda olmuştu.

Annem üzgünce bana kısa bir bakış attı , "Gabriel.." dedi babamın peşimden giderek.

Owen ile kapının ağzında başbaşa kalmıştık. Öfkeli gözlerle bana bakmaya devam etse de ben gayet sakindim. Ellerini bana doğru uzatınca geri çekildim.

Geri çekilmem ile ellerini serbest bıraktı ve öfkeyle bir şeyler mırıldandığını duydum.

Manevi anlamda onun yüzüne bakmak canımı yakıyordu. Boğazıma bir yumru oturmuştu , onu gebertmek isteyen tarafım onu hala affetmek isteyen tarafıma yenilmişti.

"Chris ilişkimiz bitemez. Ne yaptım?" dedi üzgün yemyeşil gözlerini gözlerime dikti.

Öfkeden mi bilemedim yüzümde bir sırıtış oldu , kollarımı birbirine bağladım "Beni aldattın! Başkasıyla birlikte oldun! Gözümün önünde başkasıyla öpüştün! Sonra çıkıp yeni maceralar arıyorum diyerek salakça bahane uydurdun!" dedim bağırarak, nefret hissiyatımın kuvvetlendiğini fark ettim.

"Ne var bunda? Yeni macera aradım sadece." dedi umursamaz bir tavırla.

Kan beynime sıçramıştı bu sefer "Ne istiyordun yeni macera olarak? Ha! Söylesene! Beni becermen yerine seni becermemi ister miydin? Tanrı aşkına bu kadar geniş olma! Sen katoliksin kendine gel." dedim çemkirerek "Dini kim umursuyor ki.. Chris birbirimizi boşa kandırmaya gerek yok sen bensiz yaşamazsın. Bensiz adım bile atamazsın sen." dediği an yutkundum.

Eskiden olsaydı saf Chris bunu doğrulardı ama çok değişmiştim.

"Ne yapacaksın kabul etmezsem! Yine vuracak mısın bana! Canımı mı yakarsın!" dedim bağırarak.

"Özür diledim ya onun için." dedi.

Özür dileyince geçecek zannediyordu..

"O çok sevdiğin yeşil gözlerine yumruk yemek istemiyorsan defol git Owen!" dedim , "Eninde sonunda bana geleceksin , kendini kandırma! Bana muhtaçsın. Bana bağlısın. Bana köpekler gibi aşıksın." dedi ve sırıtarak evin kapısını açtı ve çarparak çıktı.

Kapının çarpılması ile gözlerimi kapattım. Canım yanıyordu resmen. Canımdan çok sevdiğim adam canımı yakıyordu..

Yıllarca birlikte olduğum adam bu değildi.. Bu değildi..

TEĞMEN - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin