Günün ikinci bölümü.
3. Kişi Ağzından, 1 gün önce.
Beyazlarla kaplanmış dağdaki askerler, dört gündür burdaydı. TSK'dan gelen emirle Polat'ın yakalanmasının ardından hemen operasyona tekrar çıkmışlardı.
Bu seferki sebep ise Levent'in eski eşinin örgüte yardım ve yataklık etmesiydi, yakın zamanda büyük bir eylem planladıkları için dört gündür bu Allah'ın dağında onlarla yeri geliyor çatışıyor yeri geliyor sessizlik içinde kalıyorlardı ama yine de kadına ulaşamıyorlardı.
Levent'in eşi Seda Levent'i Polatla aldatmıştı, Polat ile Seda'nın uzun süren bir eylem planları vardı ama Yıldırım'ın eski nişanlısı Hülya ölünce işler değişmişti.
Ayrıca Seda ve Hülya eski arkadaşlardı.
Polat gibi bu kadında onlara canlı lazımdı. Örgütün önemli bilgilerini biliyorlardı.
En önde yürüyen Yıldırım yüzbaşı, yüzündeki maskeyi biraz indirdi. Beyaz tenli yüzü soğuktan kıpkırmızı olmuştu, son yirmi dört saattir hiçbir şey yememişti. Su ihtiyacını gidermek için kar yese de yeterli gelmiyordu.
Diğer askerlerin ondan farkı yoktu ama Yıldırım kendi erzağını da onlara vermişti, diğerlerinden daha kötü bir durumdaydı.
Sınırın çok uzağında oldukları için yardım eli de ulaşamıyordu.
Yıldırım tekrar maskesiyle yüzünü kapattı ve silahıyla karşıdaki dağı kontrol etti, herhangi bir hareketlilik yoktu.
"Komutanım." diyerek gelen Salih'i görünce silahını indirip bakışlarını ona çevirdi.
"Söyle üsteğmenim." dedi, Salih tedirgindi. Önce gözlerini kaçırdı, ardından konuştu.
"Cihan'dan haber var mı komutanım, hastanedeydi en son?" diye sordu. "Yok Salih yok.." dedi Yıldırım iç çekerek, Salih'in ne kadar yüzü maske ile kaplı da olsa açıkta kalan gözleri onun üzgün olduğunu belli ediyordu.
Salih arkaya gitti ve Kırşehirli ile Nedim'in yanında yürümeye devam etti.
"Ne dedi yüzbaşı?" diye sordu Nedim.
Salih olumsuz anlamda kafasını salladı, bir süre sadece sessizlik oldu.
Postallarının karlara gömülme sesi ve soğuk esen rüzgar sesinden başka ses yoktu.
Yıldırım eliyle yaptığı hareketle herkesin durmasını sağladı, karşıdaki mağaranın içine gireceklerdi. Bu mağara boştu ve kimse yoktu. En azından biraz olsun ısınmak için buraya girmek zorundaydılar yoksa bazı uzuvlarını kaybedebilirlerdi, herhangi bir askerin soğuk yanığı olması Yıldırım'ın suçu olarak sayılırdı.
Yıldırım eliyle içeri girmelerini işaret edecek bir hareket yaptı, önde giden askerler önce içeriyi iyice taradı herhangi bir sıkıntı yok gibi görünüyordu.
En sonunda Yıldırım tekrar mağaranın girişinden etrafa bakındı, o da biliyordu bu soğukta o itlerin götünü kaldırıp dışarı çıkmayacağını bir umut bakıyordu işte.
"Rahmi getirdiğin odunları şu köşede yak. Gidin ısının." dedi, Rahmi silahını kenara bırakarak direkt ayağa kalktı, "Emredersiniz komutanım." dedi.
Rahmi odunlar ile ilgilenirken herkes sırtını mağaranın duvarına yaslamıştı, Yıldırım mağaranın girişinde bekliyordu.
Nedim Yıldırım yüzbaşının yanına doğru gitti, "Komutanım sizin en önde, girişte bulunmanız normal mi?" diye sordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/338249563-288-k649988.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEĞMEN - GAY
عاطفيةKara Harp Okulu'ndan yeni mezun Fransız teğmen ve Türk yüzbaşının hikayesi. Yıldırım × Christopher