• Smut
Yıldırım çıplak belimden kavrayıp beni sırt üstü yatağın üzerine bıraktı, nefes seslerimiz odanın dışına çıkacak şekilde derinleşmişti.
Soğuktan üşümüş olan ellerimi Yıldırım'ın sıcacık sırtına koydum ve Yıldırım'ın bacak arama yerleşmesine izin verdim.
Yıldırım gülümsedi, boynuma doğru eğildi ufak ufak ve emerek boynumu öpmeye başladığında belimdeki ellerinden birini çekip çeneme yerleştirdi ve baş parmağıyla dudağımı okşamaya başladı.
O sırada buz gibi ellerimle Yıldırım'ın sırtını okşuyordum, avuç içlerim karıncalanırken Yıldırım'ı kendime daha çok bastırdım.
Yıldırım'ın gülüşünü duyunca "Noldu.." diye sakince sordum.
Hafifçe kafasını kaldırdı ve kahvelerini kahvelerimle buluşturdu, "Şeker gibi.." dedi, tam gülümsediğim sırada okşayarak sızlattığı dudağımından baş parmağını çekip dudaklarını gülümsememle kapattı. Gözlerim anında kapanırken karnımda kelebekler uçuşuyordu.
Yıldırım sertçe dudağımı emmeye başladığında aynı şekilde ona karşılık verdim, öyle güzel emiyordu ki hayatımda böyle güzel öpüşen başka birini bilmiyordum.
Bir elini boynuma doğru koydu ve daha iyi hissetmek istermişcesine dudaklarıma iyice bastırdı dudaklarını. Ağzıma gelen hafif şekerimsi tat ve Yıldırım muazzam yumuşaklıkta dudakları ile kafayı yiyecek gibiydim.
Hasret kaldığım şeker tadını Yıldırım'ın dudaklarını öperken buluyordum.. Hayatımın en güzel mucizesi gibiydi..
Saniyeler boyu beni dikkatle ama bir o kadar şehvetle öpen Yıldırım aniden durdu.
Dudaklarımız sesli bir şekilde birbirinden ayrılırken baksırlarımız üzerindeki aletlerimizin çoktan kalkmış olduğunu fark ettim. Birbirlerine değiyorlardı, ben bu duyguyu biliyordum ama Yıldırım ilk defa hissediyordu.
Gözlerimi Yıldırım'a çevirdiğimde beyaz tenli yüzünün artık kırmızıya yeltendiğini fark ettim.
"Bu.." dedi Yıldırım gözlerini kaçırarak, "Tuhaf?" dedim gülümseyerek, onun tamamlayamadığı cümlesini tamamladım.
Yıldırım onayla kafasını salladı ama durdu, "Çok güzel.." dedi derin bir nefes aldı, gülümsedim. Hoşuna gitmesi şu an en çok arzuladığım şey değildi belki ama hoşuna gitmesini tabiki isterdim.
Ani bir hareketle üzerimde duran koca adamı altıma alarak yatağın üzerine yatırdım.
Kahve gözlerinin renginin açıldığını fark ettim, gözlerimiz birbirine kilitlenmişti.
Ellerimi Yıldırım'ın üzerinden çektim ve biraz doğruldum, "Emrettiğiniz bir şey var mı komutanım?" diye sorduğumda Yıldırım'ın gözleri büyümüştü.
"Burda komutan sensin.." dediğinde artık tamamiyle kabullendiğini ve istediğini anlamıştım. Yine de ilk seferi olduğu için onu zorlamak istemiyordum.
"Fransızca konuşmama müsaade var mı?" diye sordum, "Ben de Fransızca biliyorum." dedi hafifçe sırıtarak, "Doğru ya.. Niye söylemedin bana Fransızca bildiğini?" dedim.
"Karargâha yeni gelen Fransız'dan nefret ediyorken çıkıp Fransızca biliyorum demem.. Zoruma gitti galiba.." dediğinde yüzüm düştü, "Benden nefret mi ediyordun Yıldırım?" diye sordum.
Yıldırım hafifçe doğruldu ve iki elimden tutarak iki elimdende öptü, gözlerimin içine bakarak "Sana aşığım Fransız.." dedi, kalbimin atışı doruklara tırmanırken ellerimizi birbirine kenetledi ve aniden beni üzerine çekti.
![](https://img.wattpad.com/cover/338249563-288-k649988.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEĞMEN - GAY
RomanceKara Harp Okulu'ndan yeni mezun Fransız teğmen ve Türk yüzbaşının hikayesi. Yıldırım × Christopher