Mektup

9.5K 876 316
                                    

"Levent bilerek yapmadım." dedim öfkeyle, Levent karşımda durmuş sinirli sinirli bana bakıp burnundan soluyordu.

Dünden beri gergin gergin dolaşmış ona buna bulaşmış şimdi de bana bulaşıyordu.

Antrenman arası çay içerken yanlışlıkla bardağını masadan düşürmüştüm, şimdi de bana bağırıp çağırıyordu.

Derdi neydi anlayamıyordum.

Yanımızda başka birileri de yoktu. Herkes içeri geçmişti.

"Lan amına koyduğum yandım senin yüzünden lan!" dedi ve üzerime yürüdü, yalan söylüyordu. Bardak onun çaprazındaydı, üzerinde en ufak bir damla bile yoktu. Bunu neden yapıyordu kafam allak bullak olurken ben de iyice sinirleniyordum.

"Levent dalga mı geçiyorsun benimle, üzerine dökülmedi bile." dedim, "Ben yalan mı söyleyeceğim, yandım diyorum! Canımın acıdığına mı inanayım sana mı!" dedi ve üzerime yürüyüp önüme geldi, kavga çıkacaktı artık..

Levent sinirli bir şekilde güldü, "Ben sana yapacağımı biliyorum.." diye mırıldandığında çoktan bir elini yumruk yapmış ve suratıma geçirmişti.

Bu kadarı da fazlaydı, artık gerçekten bıçak kemiğe dayanmıştı, tamam sakin biriydim, kibardım ama benim de bir sabrım vardı. Dayanamazdım.

"Yeter.. Sikerim.." dedim bir elimle yüzümü tutarak ve Levent'in üzerine yürüyüp yakasından tuttum, kafamı onun burnunun ortasına geçirdim.

Levent anında düzeltti kendini ve karnıma doğru bir tekme savurduğunda acı içinde geri geri gittiğimde, Levent tekrar bana tekme atmak için bacağını kaldırmıştı ama bu sefer tek elimle ayak bileğini kavradım fakat sanki Levent benim bunu yapacağımı tahmin etmiş olacak ki tersine takla atıp ayağını elimden kurtardı ve iki ayağının üzerinde geri doğruldu.

Benden biraz uzakta gülerek bana baktı, "Nasıl dövüştüğünü biliyorum." dediğinde, ne demek istediğini anlamıştım.

Antrenmanlardaki hareketlerimi biliyordu, dövüş tarzımı da biliyordu. Genelde Levent ile çift oluyordum.

Ama bilmediği bir şey vardı, biz boş vakitlerde Yıldırım'la antrenman yapıyorduk.

"Sen öyle san, aptal.." dediğimde, "Ne dedin?" dedi, son söylediğimi anlamamıştı.

Levent'in üzerine yürüdüğüm sıra Levent kolundan tutup ona yumruk atacağımı zannetmişti ama öyle olmadı Levent afalladı ben ise tek elimi Levent'in boğazını tutup sıktım ve Levent'in arkasına geçip bacağının arkasına attığım tekme ile onu yere yatırmıştım. Soluk borusuna baskı yapmıyordum ama şöyle bir sıkıntı vardı Levent boğazından gıdıklanıyordu. Ben de onu iyi tanıyordum.

"Bırak!" dedi bağırarak ve koluma yapıştığı sırada, aniden omzumdan bir çok el tutuldu ve geri çekildim. Sertçe arka arka giderken çevreme bakındım.

İki asker kollarımdan tutuyordu, albay, Gökhan komutan, Savaş komutan, Yıldırım ve bir kaç tane daha üst rütbeli asker burdaydı.

Şaşkınca onlara baktım, bunlar toplantıda değil miydi?

"Ne yapıyorsunuz siz!" dedi albay bize bakarak, gözlerimi ondan çekip karşımda duran hızlı hızlı nefes alan Levent'e baktım kenetlenmiş bir şekilde bana bakıyordu.

"O başlattı komutanım!" dedi öfkeyle, "Derdiniz ne!" dedi albay bağırarak, o sıra Yıldırım'la göz göze geldik. İfadesizce bana bakıyordu, yüzündeki en ufak duyguyu bile seçemedim.

"Hain bu komutanım!" dediğinde başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi oldu ve gözlerim kocaman olarak şaşkınlık içinde Levent'e döndüm.

TEĞMEN - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin