Atış antrenmanından sonra Yıldırım ile birlikte ikimiz başbaşa kalmıştık, buraya pek kimse gelmediği için de rahat davranıyorduk.
İkimizde boş olan silah masasına dayanmış çay içiyorduk ama bir yandan da tartışma içerisindeydik.
"Nasıl daha iyi olabilir ya?" dedim çıkışarak "Ya güzelim, onun atışları ve yapısı daha iyi. Kendin bile onla daha iyi atış yapıyorsun." dedi eliyle tahtayı işaret edip "Tamam ama ben hâlâ Unique'nın daha iyi olduğu düşünüyorum." dedim.
"Daha iyi olduğunu düşünmüyorsun Chris, sadece Fransız onlusu olduğu için onu seviyorsun." dedi ve çayını sonuna kadar içip masaya bıraktı.
"Ne alakası var? Sen de Canik'i seviyorsun o zaman." dedim, "E tabii onun yeri de ayrı." dedi. Yarım kalan çayımı ben de masaya bıraktım.
"Chris.."
Yıldırım sırtımdan bana sarıldı ve tişörtümün üzerinden omzumu öpüp kafasını omzuma koydu.
"Gitmeliyiz.." diye ekledi ve bana daha sıkı sarıldı, belime sarmış olduğu kollarının üzerine bir elimi koydum.
Bedenimi çevirdim ve ellerimi beline koyup gülümsedim, "Sözüm vardı değil mi?" diye sordum.
Onayla kafasını salladı, bu gece Yıldırım'ın evine gidip onunla birlikte film izleyecektim. Sadece film..
Yıldırım'ın hafif dağılmış saçlarından elimi geçirdim, gerçekten simsiyahlardı ve ipeksi bir dokusu vardı.
Yıldırım beni masaya doğru yasladı, gülümsedi ve gözleri parıldayarak bana baktı.
"Şuna bak.." dedi ve hızlıca yanağıma bir öpücük bıraktı, hafif şaşkın bir şekilde ona bakarken "Nasıl aşık olmam sana.." dedi gülümseyerek, öyle güzel konuşuyordu ki içim eriyordu.
Yıldırım'a biraz daha eğildiğim sırada duyduğum gıcırtı ve birinin sesini duymamla duraksadım.
Gözlerim saliseler içinde Yıldırım'ın arkasındaki kapıyı buldu, kapının kulpu hareket edip açılırken endişe bütün bedenimi çoktan sarmıştı.
Aklımdan saliseler içinde bir ton düşünce yığını geçerken, gülerek içeri giren Bekir'i görüp göz göze gelmem ve karşımdaki adama aklıma gelen ilk şeyi yapıp Yıldırım'ı sertçe itip yüzüne doğru yumruk atmam bir oldu.
Özür dilerim sevgilim..
Yıldırım'ın Bekir'in geldiğinden haberi olmayacak ki geri gittiği gibi bir eliyle yüzünü tuttu, "Noluyor lan?" dedi kaşlarını çatarak ve sinirle bana baktı.
Bekir'in koşarak "Kavga etmeyin komutanım!" diyerek bize doğru gelmesiyle, Yıldırım bakışlarını o tarafa çevirdi, Bekir'in ardına bir iki asker daha çoktan içeri girmişti.
Yıldırım olayı çakmış olacak ki sinirle güldü, ben hızlı hızlı nefes alıp veriyordum ne yapacağımı şaşırmış vaziyetteydim.
Yıldırım bir kaç hamlede yanıma doğru geldi ve kolumdan tutup yüzüme yumruk geçirdi, dudağım fena halde ağrırken tuttuğu kolumdan tekrar kendine çekti, kulağıma doğru eğildi, "Oluşacak yaraların için şimdiden özür dilerim sarışınım ama merak etme öperek iyileştireceğim.." dediğinde yuktundum.
Yıldırım komutan cümlesini bitirir bitirmez hemen tuttuğum kolumu çektim ve onu geri ittim, var gücümle bir adım atıp karnına doğru bir tekme savurdum, neredeyse yere düşecekti ama geri geri gidip dengesini sağladı. Tekmenin vermiş olduğu sertlik ile çıkan ses taa burdan benim canımı yakmıştı.
"Napacağız lan!"
Askerlerden birinin sesini duyduğumda buraya yaklaşamadıkların fark ettim, muhtemelen korkuyla ne yapacaklarını bilmiyorlardı ve bizi ayırmaya cesaret edemiyorlardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/338249563-288-k649988.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEĞMEN - GAY
عاطفيةKara Harp Okulu'ndan yeni mezun Fransız teğmen ve Türk yüzbaşının hikayesi. Yıldırım × Christopher