♦Bölüm 3: Boş Bahane♦

165 37 10
                                    

Bazı insanlar, zor anda her şeyi size söyleyebilir. Her türlü kararı verebilir. Ucunda yaşaması için gerekli olan bir şey varsa en imkansız teklifi bile kabul eder. Bende etmiştim.

Gecenin Varisleri adayı olmayı kabul etmiştim. Etmiştim etmesine ama neden mesaj atamıyordum? Neyden korkuyordum da elimde telefonla bekliyordum? Elim neden titriyordu? 

Elimdeki telefonda bana mesaj atan numara vardı. O numaranın mesaj kutusuna girmiş, öylece ekrana bakıyordum. Yazmalı mıydım? Emin değildim. Ama kararımı vermiştim ve sadece 7 saatim kalmıştı. Ne kadar çabuk karar verirsem o kadar iyiydi. 

Derin bir nefes alarak kararımı belirtmek için telefonumdaki klavyenin tuşlarına bastım. 

''Tamam. Kararımı verdim. Gecenin Varislerinden olmayı kabul ediyorum.''

 Mesajı yazdıktan sonra numaranın mesaj kutusundan çıkıp mesajlaşma uygulamasından da çıktım. Telefonu kapatıp yanıma fırlattım. Başımı geriye yaslayıp, ''Ne yapacağım ben?'' dedim kendi kendime. 

Gözlerimi kapatıp bir süre bekledikten sonra telefonumu da alıp odama gittim. Kendimi yatağa atıp telefonumdan instagrama girdim. Rastgele şeylere bakmaya başladım. Magazin haberleri, krallığın yaptığı işler, anlaşma ve nedense çok az gösterilen kavga haberleri vardı keşfetimde. Asla nedenini anlamasam da kavga ve ölüm haberleri nadiren veriliyordu. Bu haberleri almak istiyorsanız haberlere değil, instagrama bakmanız gerekir. 

Yatağa uzanmış instagramda gezinirken telefonuma gelen mesajla kaşlarımı çattım. İnstagramdan çıkıp mesaj yerine girdiğimde mesajı sakince okumaya başladım.

''Teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Yarın saat 23:30'da hazır olun lütfen. Bir araç ile sizi evinizden alacağız. Sadece gerekli eşyaları ve kıyafet alın. İyi günler.'' 

Yarın evimi ve arkadaşlarımı bırakıp gidecektim. Aslında, pek önemli olmayacaktı bu. Asıl önemli olan Flora ve Gökhan'a ne diyeceğimdi. Onlara bunu söyleyemezdim. Güzel bir yalan bulmam lazımdı. 

Bunu düşünmek yerine kendime yiyecek bir şeyler hazırlasam iyi olacaktı. Çünkü acıkmaya başlamıştım. 

Yataktan kalkıp odadan çıktım. Mutfağa gidip buzdolabını kurcaladım. Tabii ki yiyeceğim için bakmıyordum. Öylesine bakıp kapattım. Dışarıdan sipariş edecektim. Çünkü yemek yapmaya üşeniyordum. 

Mutfak masasının önündeki sandalyelerden birini çekip oturduktan sonra yemek sipariş vermek için uygulamaya girdim. Pizza söyleyecektim çünkü en hızlı o geliyordu ve genelde pizza yiyordum. 4 sucuklu pizza seçip sipariş verdim. Birkaç dakika sonra kapının çalmasıyla yerimden kalkıp kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda Flora'yı görmemle şaşırmam bir oldu. 

''Selam!'' dedi neşeli bir sesle. Mutlu gibi dursa da bir şey olmuştu. Bunu da yanağındaki çizik kanıtlıyordu. 

''Hoş geldin,'' diye yanıtladım. Şaşkınlığımı üzerimden atmıştım ama Gökhan'ın kapının yanından çıkmasıyla tekrar şaşırmıştım. Sadece bu da değil, Gökhan'ın kaşı patlamış, yanağı morarmıştı. Çenesinde de kesik izi vardı. 

Kollarını iki yana açarak, ''Hoş gedin yok mu?'' diye sordu. Ben hâlâ patlamış dudağına bakıyordum. 

Kendime gelip, ''Hoş geldiniz.'' dedikten sonra kapının önünden çekilip onları içeri aldım. İçeri geçtiklerinde odama gidip ilk yardım setini aldım. Salona geçtiğimde Gökhan ne yaptığımı anlamamış gibi yüzüme baktı. 

GECENİN VARİSLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin