Uzun bir arayışın ardından incili tokamı gece mavisi bir Meganın getirdiğini gördüğümüzde gülerek tokamı Meganın ağzından aldım.
Kuzey yanıma gelip elimden tokayı alıp saçıma takarken, ''Hırsız Megan,'' diye mırıldandı.
Kıkırdayarak, ''Meganın ne suçu var?'' dedim. ''Tokamı bana getirdi işte.''
Ellerini saçımdan çekip, ''He he, kesin öyledir.'' dediğinde dirseğimi karnına geçirdim. Acıyla, ''Hey, acıdı lan!'' dediğinde ona dilimi çıkarttım. Omuzlarımda hâlâ Kuzey'in ceketi duruyordu.
Sinirle, ''Beter ol!'' dedikten sonra ne söylediğimi anlayıp, ''Ya da olma. Off ne biliyim ya! Ne olursan ol.'' dedim ceketi suratına atarak.
Ceketi kafasının üzerinden alıp gülerek mağaranın çıkışına baktı ve ''Gidelim mi artık?'' diye sordu. Başımı sallayıp onu onayladım.
Beraber mağara çıkışına doğru giderken göz ucuyla bana bakarak, ''Yolu ezberlemeye çalışma sakın,'' dedi. ''Bensiz buraya gelemezsin.''
Kaşlarımı çatıp, ''Neden?'' diye sordum. Mağaradan çıkıp patikaya girmiştik. Kuzey tekrar ceketi omuzlarıma atmıştı.
''Çünkü bensiz buraya gelirsen başına bir şey gelir ve seni kimse koruyamaz.''
''Ben kendimi korurum bir kere!'' diye sitem ettim.
Başını bana çevirip, ''Farkındayım ama yinede etrafını çok kişi sararsa hepsini tek başına yenemeyeceğini biliyorum.'' dedi. Sesinde tereddüt mü vardı yoksa ben mi yanlış duyuyordum?
Tek kaşımı kaldırıp, ''Neden beni korumaya çalışıyorsun?'' diye sordum.
Gülümseyerek, ''Varis görevi,'' dediğinde bu kez elimle ensesine vurdum.
''Varis göreviymiş!'' diye mırıldandım öfkeyle.
Eliyle ensesini sıvazlarken, ''Tamam tamam,'' dedi. ''Şaka yaptım. Alınma yıldız surat.''
Tek kaşımı kaldırarak, ''Yıldız surat ne lan?'' diye sordum. Omuzlarını kaldırıp indirerek umursamadığını gösterdi. ''Cevap ver gölge kafalı.'' dedim onun gibi.
Adımlarını yavaşlatarak bana döndü. ''Gölge kafalı?'' dedi soru sorarcasına. Bende onun gibi omuz silktim ama ceket yüzünden tam olarak onu taklit edemiyordum.
Gülerek, ''İyi bakalım.'' dedi. ''Bugünde gölge kafalı olduk iyi mi?''
Patika yolunu aştığımızda Melodi, Gökçe, Diana, Mark ve Ahir'i parti salonunun önünde bulduk. Hepsi kaşlarını çatmış bize bakarken yanımdaki Kuzey'in, ''Hadi bismillah,'' dediğini duydum.
Kızlar bana doğru gelirken Mark ve Ahir, Kuzey'e doğru gidiyordu. Diana kollarını önünde bağlayıp, ''Başlayalım mı kızlar?'' diye sorduğunda kötü bir şeyin geldiğini anladım.
Melodi tam önüme gelip omzunun üzerinden diğerlerine bakıp, ''İlk hamleyi ben yapıyorum o zaman.'' dedi ve omuzlarımdan tutup beni sarsarak, ''Sen neredesin ha? Neredesin sen?'' diye beni azarlamaya başladı. Azarlarken beni sarsmaya devam ediyordu. Onun azarlamasından sonra sıra Gökçe'ye gediğinde o da beni sarsarak sorguya çekti. Hiçbirine cevap vermedim çünkü cevap bulamıyordum.
Diana'nın azarlamasını dinlerken gözlerim Kuzey'e kaydığında onun da benimle aynı durumda olduğunu fark ettim. O diğerlerini dinlemek yerine bir şey düşünüyordu.
Sonunda Diana, ''Bilmediğimiz bir yerdeyiz ve sen tek başına bir yere gidiyorsun!'' dediğinde bakışlarım ona döndü. ''Başına bir şey gelseydi ne olacaktı Katre?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN VARİSLERİ
FantasyGece ve gündüz olarak anılan iki krallık; Vanetna ve Manasya... İki kraliyet ailesi... Herkesin dost bildiği ama düşman olan iki kraliyet ailesi ve kayıp varisler... Kraliyet aileleri arasında olacak olan barış anlaşması yapılacaktır ama anlaşma ya...