♦Bölüm 15: Kai'den Selamlar...♦

44 8 29
                                    

Ölmeden okumanızı tavsiye ettiğim bir bölüm ile karşınızdayım. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Bol bol yorum yapmaktan çekinmeyin:) 

Barış Diri - Derinden Derinden
Måneskin - Coraline 

''Kimsin sen?'' diye sordum karşımdaki adama. Cevap vermedi. ''Neden buradayım?'' diye sordum bu sefer. Etrafta derin bir sessizlik vardı. Ellerim kollarım bağlı gibi hissediyordum ama  değildi. Hareket edemiyordum. Sadece boynum oynuyordu. 

''Amacın ne?'' dedim sertçe. Hiçbir soruma cevap vermiyordu. Yüzünde maske vardı ve siyah saçları yüzüne düşüyordu. Siyah kargo pantolonu ve siyah boğazlı tişörtünün altına siyah converse giymişti. Converse'lerin her tekinde birer zincir vardı. Ellerini kargo pantolonunun ceplerine sokmuş bana bakıyordu. 

''Cevap verene!'' diye bağırdım daha yüksek sesle. Tepki vermedi. ''Neden beni buraya getirdin? Neden beni bu karanlık odada tutuyorsun?'' diye sordum bu sefer. Sinirlenmeye başlıyordum.

''Dikkat et.'' dedi sakin ve kısık sesle. ''Kontrolünü elden bırakma, kaybedersin. Bende öyle kaybettim.'' diye devam etti. 

Kaşlarımı çattım. ''Ne demeye çalışıyorsun?'' diye sordum anlamayarak. ''Ben ne zaman buraya geldim?'' 

''Bayıldın.'' dedi. Bayılmış mıydım? Ne zaman? Nasıl? ''Şu an seni uyandırmaya çalışıyorlar.'' 

''Nereden biliyorsun?'' diye sordum. 

''Zamanı gelince,'' dedi sessizce. ''Zamanı gelince her şeyi öğreneceksiniz ama şimdi olmaz. Ölmemeye çalışın. Özellikle sen ve Kuzey.'' dedi. Kuzey derken sesi titredi sanki. Kuzey ismi onun canını yakıyordu. Neden?

Kaşlarımı çatarak, ''Neden bize yardım ediyorsun?'' diye sordum. ''Zihnimin içinde ne işin var?'' 

Ellerini cebinden çıkarttı. Bana doğru geldiğinde ürperdim. İki adım attı fakat ürperdiğimi görünce durdu. Derin bir nefes aldı. ''Zihnini koruyabiliyorsun.'' dedi. ''Bilinçaltına inmek çok zamanımı aldı.'' dedi. Bilinçaltım ortaya karışık bir yerdi ve aydınlık bir olay görmek imkansızdı. Bakışları bileğime kaydı. Gülümsedi. ''Demek yapabiliyormuş.'' 

Ellerimi oynatabildiğimde işaretin olduğu bileğimi tuttum. ''Nerden biliyorsun bunu?'' dedim. 

Adım adım bana doğru yaklaştı. İşaretli bileğimi göstererek, ''İyi işaretmiş.'' dedi. ''Katilden saklaman gerek. Ona söyle. Onunda saklaması gerek. Katil sizin Kraliyet Ailesine yakın olduğunuzu düşünerek sizi öldürmeyi takıntı olarak algılayacak.'' diye uyardı. 

Kaşlarımı çattım. ''Bunları nereden biliyorsun?'' diye sordum şüpheyle. Güldü. Gülüşü zihnimin içinde dalgalandı. 

''Cık cık cık.'' dedi başını iki yana sallayarak. ''Anlaşılan bunları Kral size anlatmamış. O şerefsizin Kraliyet Üyelerine takıntısı var. Neyse, kısa bir zamanım kaldı bu yüzden direkt söyleyeceğim.'' dediğinde dikkatle onu dinlemeye başladım. ''Bu söylediklerimi sadece Ahir, Mark ve Kuzey'e anlat. Başka kimse bilmemeli.'' dedi. 

Önemli bir konu olmalıydı çünkü gayet ciddi duruyordu. Yüzünü hâlâ görememiştim fakat kulağında siyah halka piercing vardı. Bunu görmüş olmamda iyiydi. Dikkatimi ona verdim.

GECENİN VARİSLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin