11. Bölüm

2.7K 80 8
                                    

Bölüm şarkısı ~ Lie Shine
• Değiştin•~
______________________________

Sabah olduğunda kendi odama gidip üzerimi değiştirdim ve kahvaltıya indim. Kahvaltıda şu soyisim olayını öğrenmeliydim. Artık Barutçu olmak istiyordum.
Arya Barutçu.

Herkes masaya oturduğunda boğazımı temizleyip herkesin bana dönmesini sağladım. "Benim soyismim?" Diye sordum babama hitaben. Ona baba diyemiyordum çünkü istemediğini kesin bir dille belirtmişti. Şu an baba diyip daha fazla kalbimi kırdırtamazdım.

"Ne olmuş soyadına?" Diye sordu babam umursamaz bir tavırla. " Sınıf listesinde "Kılıç" gözüküyor hâla."dedim. " Evet çünkü senin soyadın "Kılıç".dedi ve hemen ardından devam etti:

"Kendi soyadımı seninle kirletemem"

O an bu söz canımı o kadar yakmıştı ki saatimin ötmesine sebep oldu. Aldırmadım. Hâla aynı ifadeyle dümdüz, babama bakıyordum.

Ne demek kendi soyadımı seninle kirletemem hiç mi kızı olarak görmüyordu bu kadar zaman geçti hiç mi alışmamıştı, hiç mi ısınmamıştı bana.

Akmaya başlayan yaşlarım yüzünden gözüm bulanıklaşırken ne kadar âciz olduğumu bir kere daha fark ettim. Olmuyordu başaramıyordum. Kendimi bir türlü sevdiremiyordum. Daha ne yapmam lazımdı ki.
İnsan kendi evladını sevmez miydi? Koşulsuz şartsız kabul etmez miydi? Kendi canından, kanından olan birisine bu sözleri söyleyebilir miydi? Kendinden bir parçaya kötü davrana bilir miydi?

Sadece pişman olmasını istedim o an. Azıcık pişmanlık olsun istedim o gözlerde. Hayır hayır benim babam bu kadar kötü bir insan değildi ki o bırak kızına bu sözleri söylemeyi kimseye haksızlık yapmaz kötü davranmazdı.

"Peki" dedim umursamaz çıkarmaya çalıştığım sesimle. Sesim daha çok  acı çeker gibi çıkmıştı önemsemedim.

Peki baba buna da peki...

Saatim aralıksız ötmeye devam ederken ayağa kalkıp evden çıktım. Sakinleşemiyordum temiz hava almalıydım.

Sahil kenarına geldiğimde boş bir banka oturdum. Buraya gelene kadar akmaya devam eden göz yaşlarım olabilirmiş gibi daha çok akarken şu sıralar çok düşündüğümü yine düşünmeye başladım.

Ben onları hiç mi tanıyamamıştım yoksa onlar mı bu kadar değişmiş böylesine vicdansız, cani ve kötü olmuşlardı.

Vaz mı geçseydim. Bir aya yakın bir zamandır buradayım ama hiçbir şey değişmemişti. Beş aydan kısa bir zaman varken eğer ölürsem sevinirler mi düşüncesi altında eziliyordum.

Sahi ya ölürsem.
O zaman ne olacaktı.
Sevinirler miydi arkamdan?
"İyiki öldü" derler miydi, "kurtulduk" diye mutlu olurlar mıydı?
Yada belki ölürsem anlarlardı benim gerçek değerimi.
Göz yaşı dökerlerdi arkamdan. Pişman olurlardı.

Kimi kandırıyordum hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ederlerdi. Kimse hayatını kaybetmemiş, Arya hiç var olmamış gibi.

Düşüncelerimi yanımdaki hareketlilik böldü. Kafamı oraya çevirdiğimde gördüğüm yüz ile göz yaşlarım arasında gülümsedim.

Gülümsedim herşeye rağmen gülümsedim.

"Artık anlatmanın vakti gelmedi mi ?" diye sordu.
Haklıydı birisine anlatmam lazımdı yoksa kendi kendime aklımı yitirecektim. Hem belki dışarıdan bir görüş, fikir işe yarayabilirdi.

YARININ KIRIKLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin