Kendi ölümüne dahi geç kalmış bir ruhun acısını yaşıyorduk.Kendi kızına geç kalmış bir adamın çağresizliğiyle sarsılıyorduk.
Kendine geç kalmış bir kızın çığlıklarını dinliyorduk.
Kendi pişmanlıklarına dahi geç kalmış adamların keşkelerinin altında eziliyorduk.
"Zaten neye pişman olduysak hep geç kalmıştık. Bir kere pişman olduk ama o geri gelmedi, bir gün pişman olduk ama her şey için çok geçti, bir gün yine pişman olduk fakat yeniden başlayacak gücümüz yoktu!"
Kalbini acısını göz yaşlarıyla dindirmeye çalışan yaralı kadınların göz yaşlarında boğuluyorduk.
Ölüyorduk!
Ölüyoruz...
Ölmemeliydik. Hayır henüz değildi ölemezdik. Daha iyileşecek kalpler, silinen yaşlar ve gülen yüzler vardı görmemiz gereken...
Susuyorduk. Herşeye susmadık mı zaten?
Yapılan bütün haksızlıklara sustuk, çektiğimiz tüm acılara rağmen sustuk, sustuk, sustuk...Artık konuşma vaktiydi. Çıkıp "Neden" demek istiyordum.
"Neden yaptınız?"Kafamda milyonlarca soru vardı, milyonlarca cevap.
Milyonlarca olasılık...Dayanamıyordum. Asla dayanamıyordum. İçerde küçüklüğüm vardı. O-o küçük Arya vardı. Can çekişiyordu. Kalbi 3 kere durmuştu. Üçünde de tekrar çalışmıştı. Ölmesine bile müsade edilmiyordu.
O sadece sevgi isteyen, sadece mutlu olmak isteyen küçüklüğüm içerde ameliyattaydı. Can çekişiyordu ama ölmemişti yaşıyordu benim çocuklugum. Hasteneye büyük bir telaş içinde getirildiğinde bütün doktorlarda aynı ifade vardı;
Umutsuzluk
Hiçbirinin umudu yoktu yaşayacağına dair. Öyleki bazı doktorlar ameliyata almaya bile gerek görmemiş ona boşu boşuna işkence etmeyi istememişlerdi.
Şimdi sorarım size doktorların bile umutsuz vaka olarak gördüğü birinin yaşama ihtimali kaçtır? %50?
%40?
%30?
%20?
%10?
Hayır,hayır çok daha azdır.
Ya da çok daha fazla kimin umrunda!Kaldıramıyordum. Taşıyamıyordum bu yükü. Altında eziliyordum. Eziliyorduk...
Şimdi bulabildiğim tüm soru cümlelerini üst üste yığıp, bulabildiğim en merhametli cevabın dizlerine yaslamak istiyordum başımı.
Kapatmak istiyordum gözlerimi açmamak istiyordum uzunca bir süre. Yanmak istiyordum. Boşa geçen, ailemsiz geçen her saniyede yanmak istiyordum. Ya da onların beni yanlız hissetirdikleri tek bir saniyede yanmak istiyordum. Geriye küllerim kalana kadar yanmak istiyordum.
Omuzlarım çöktü, bu yükü taşıyamıyordum. Ben taşıyamıyorsam orada yatan küçük kız nasıl taşımıştı. Aklım almıyordu
Uyumalıydım...
Uyumalıyım...
Uyumalıyım uzunca bir süre...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARININ KIRIKLIĞI
Teen Fiction"Onları bekliyorsun biliyorum. Gözlerinin içine bakıp 'Korkma, biz buradayız' demelerini bekliyorsun. Sonra uzun uzun çektiğin acılardan söz etmek ve yüzünde utangaç bir kızarıklık oluşturan hikayelerinden bahsetmek istiyorsun. Onları uzun süredir...