11.Bölüm

13 2 0
                                    

                                 Gerçekler

Çok yorulmuştum artık, şu koskoca 1 ayda neler yaşamıştım ve çok yorulmuştum. Bir kardeşim, abim olduğunu öğreniyorum birinin benim peşimde olduğunu öğreniyorum, yetmezmiş gibi zamanında savaşla yediğim halt sürekli gözümün önünde. Hangi bir noktaya şaşıracağımı bilmiyordum artık, abim olduğuna mı?
Bizi 2 sene önce bulduklarına mı?
Tanımadığım adamın birinin beni istemesine mi?
Hangisine şaşıracağımı artık bilmiyordum. Hastaneye giriyorduk mesela şu an, ama aklımdaki sorular o kadar cevapsız ve ağırdı ki hastaneye gider gitmez komaya girmek istiyordum. Bu olanların hepsinin bir rüya olmasını istiyordum. Leyla kim bilir ne haldeydi, nasıldı, nasıl o hale gelmişti.

"Leyla nasıl o hâle geldi"

Savaş yoldan gözlerini ayırarak bana baktı, daha sonra ise tekrar yola döndü.

"Siz çıkıp gittikten sonra uzun süre gelmeyince aramaya başladı seni, hastanede başına bir şey gelmiş olmasından korktu. Sende sanırım engelledin onu, ya da telefonunda bir sıkıntı var sürekli çalmadan kapanıyordu telefonun, sonra akşam yemeğine Burcu gelmişti. Leyla'nın da o halini görmüştü bir kaç bir söyledi Leyla da biraz fazla sinirlendi, büyüklerin yanında da bir şey yapamadı, kendi kendine oturup Burcu'ya ölümcül bakışlar attı sadece sonra birden bayıldı zaten, hastanedeler şuan çağrı ile"

Derin bir nefes aldım ve Savaşa döndüm, kaşlarımı çatarak ve dişlerimi sıkarak sert bir şekilde sordum.

"Ne söyleyip delirtti benim kardeşimi"

Savaş önce bana baktı, hatta bir süre sadece bakıştık gözlerini tekrar yola çevirdiğinde bende yola baktım, bizim hastaneye gidiyorduk. Savaşa tekrar aynı soruyu sorduğumda sinirle burnundan nefes verdi ve konuştu.

"Kürşat eğlenceli çocukmuş eğlenmeye falan gitmişlerdir dert etme sen, çocuk gibi de ağlama bir şey olmaz gelirler onlar meşguldür falan dedi işte"

Savaş otoparka giriş yaptığında sustum hiç bir şey söylemedim, çünkü bu kadar değildi, durduğumuzda anlatacaktı. Arabayı bir yere park ettikten sonra ikimizde araçtan indik. Birlikte yürümeye başladığımızda sorularımı da yöneltmeye başlamıştım.

"Bu kadar değil Savaş, her şeyi en ince ayrıntısına kadar tek tek anlat "

Savaş konuşmamakta kararlı gibi dursa da en sonunda ısrarlarıma dayanamadı ve her şeyi anlattı.

"Seni araştırmış biraz, hastanede yaşadığın kötü olaydan falan bahsetti. Leyla da tabi hepsinin cevabını verdi ama içinde tutamadığı biri vardı o yüzden kötüleşti aslında. Kürşatla da dediğim gibi eğlenmeye gittiğinizi düşünmüş o yüzden de bir sürü şeyler söyledi. En sonunda da işte hakaret edince Leyla delirdi"

"Hakaret derken"

Asansöre bindik ve savaş 4.kat düğmesine bastı, yukarı çıkarken ikimizde susuyorduk söylemiyordu hiç bir şey. Anlını sağ işaret parmağı ile kaşıyarak etrafı izliyordu.

"Sana bir daha sormayacağım, ne dedi"

Tekrar bana baktı, derin bir nefes aldı ve konuştu.

"Orosbu tipi var zaten o kızda, şaşırmadım aslında kürşatla birlikte çekip gittiğine saatlerce gelmediğine dedi"

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Boynumu sağa ve sola kıtlattım, asansör durduğunda dışarı çıktık ve savaşın yönlendirmesi ile sol kolidora dahiliye servisinde hastaların yattığı bölüme geçtik. Bir odanın önünde durup kapıyı açtığında içeri geçtim, Çağrı ve Leyla birlikte yatakta uyuyorlardı. Leyla'ya serum takmışlardı, dudakları kuruydu. Damar yolu çok ince olduğu için hiç bir zaman kan alacak yer bulamazlar, kollarının her yerinde iğne izleri vardı, ama elinin üzerinden kan alsalar canı hiç yanmaz dı.

EFSUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin