11-Davet(li)siz Misafir

388 36 17
                                    

Hayalet okuyucu olmak yerine oy ve yorum yapabilirsinizz.

Dün aldığım uzun duşların bile yorgunluğumun geçmesine yaramadığı bedenimi yavaşça yataktan kaldırdım. Gözlerimi aralamaya bile üşeniyordum. Sanırım gece pencere biraz açık kalmıştı ve benim boğazım çok ağrıyordu. Ya da çok ağladığım için böyleydi.

Benim aksime odada dolanıp duran adam fazla heyecanlıydı. Sürekli kıyafet dolabına girip çıkıyor, üstünü başını düzeltiyor ve makyaj masasında da kendine bakıyordu.

En ufak bir sohbet fırsatını bile kaçırmamak için role girdim hemen.

"Yavaş olsana ya! Takırtılarından uyuyamadım."

Bir o yana bir bu yana koşuşturan beden sesimle duraksadı ve bana döndü. Beni şöyle bir süzdükten sonra alayla sırıttı.

"O yüzden horlayıp duruyordun değil mi?"

Sorusu ile kaşlarım havalandı. Ağzım açık ona bakıyordum şimdi. Bir kere ben asla horlamazdım. Yalan söylüyordu.

"Yalancı. Asıl ben değil sen horlarsın hep."

Geçmişe dair söylediklerim ile gülüşü düşerken yavaşça kafasına sağa sola salladı. Tabii ki benim de suratım onunla birlikte asılmıştı. O resmen geçmişe dair hiçbir şey duymak istemiyordu. Belki de geçmişine ait olan benim sesimi de dinlemek istemiyordu artık.

"Niye bu kadar telaşlısın?" diye sordum kendimi tutamadan. Biz zengin ile sürekli sohbet halindeydik önceden. Şimdi onun karşımda durup benimle muhatap olmamasına dayanamıyordum. Sonuç olarak böyle de kendimi rezil ediyordum.

Beni şaşırtacak bir şey yaptı ve soruma cevap verdi.

"Bugün uzun zamandır görmediğim çok önemli bir misafirim gelecek."

"Kim peki?"

Tekrar sorduğum soruyla derin bir nefes aldı ve "Sen tanımıyorsun." deyip geçiştirdi.

Az önceki olaydan sonra yerine oturtturduğum kaşlarım tekrar havalandı. Cenginin benim tanımadığım ve onun için çok önemli olan bir arkadaşı yoktu.

"Nereden biliyorsun tanımadığımı?
Belki de tanıyorum. Bence sen söyle tanıyor muyum tanımıyormuyum denemiş oluruz."

Tekrar bakışlarını bana çevirdiğinde istemsizce susmak zorunda kaldım. Çünkü hayvan bana öldürecekmiş gibi bakıyordu.

"Çok konuşuyorsun. Biraz sesini kıs."

"Ben mi çok konuşuyorum? Saçmalama istersen ben hiç çok konuşmam."

"Anıl!"

Ani bağırışı ile irkilip sustum. Tamam çok da üstüne gitmeye gerek yoktu. Nasıl olsa gelecek olan misafiri görecektim. Tabii evin dışında buluşmayacaklarsa.

Bu düşünce ile kalbime bir ağrı çöktü. Ya Cengin başkaları ile görüşüyorsa. Ve bu görüştüğü kişi de gelen kişi ise.

Ama geldiğinden beri evdeydi, ne ara görüşecekti ki bu adam. Başıma hayır anlamında iki yana salladım. Büyük ihtimalle benim tanıdığım ortak arkadaşlarımızdan biriydi. Tabii Cengin beni hatırlamadığı için arkadaşını hatırladığımı da unutmuştu.

Cengin saçını tekrar düzeltirken çalan telefon ile dikkatini oraya verdi. Kocaman gülümsemişti.

Çok isterdim. Onun bu kusursuz gülüşünün sahibi olmayı çok isterdim. Ama bana değil telefondaki tanımadığım o kişiye veriyordu bu gülüşü. Ve benim elimden hiçbir şey gelmiyordu.

Geçmişin İzi - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin