***Bu hikaye eşcinselliğin yasal olduğu bir Türkiye'de geçmektedir.***
Bu kitabın şarkısı mavi-ama hala olsun. Yazarken farkettim sözler direkt bu kitabı anlatıyor. Sizde okudukça fark edeceksiniz.
İyi okumalar🤍
*
Aldığım derin nefes boğazımdan geçemeden yine düğüm olmuştu. Artık alışık olduğum bu durumu yadırgamadım. Başıma giren ağrıları görmezden gelip gözlerimi aşina olduğum hastane duvarlarında gezdirdim. Evimden daha çok geldiğim bir yer halini almıştı burası.
Lüks ve modern olan bu koca bina dışarıdan çoğu insanın imrendiği bir yer olsa da benim her geçen gün kanımı daha da çok emen, pençelerinde acımadan boğan en büyük düşmanımdı.
Derin bir nefes verdim. Gözlerim doluyordu. Ağlamamalıydım. Ağlamaktan gözümde yaş kalmamıştı. Rahatlamam gerekirken her ağladığımda nefesim kesiliyor, can çekişiyordum.
Bu sefil halim artık gözüme batmıyordu. Paçalarımdan çaresizlik akıyordu. En son ne zaman yatağımda uyuduğumu bile bilmiyordum.
Evimin artık hastane olduğu gibi yatağımda bu dar koridordaki koltuklar olmuştu.
İçeriden doktorlar, hemşireler ve bir sürü kişi çıkıyordu. Ama yok. Benim sevdiğim çıkamıyordu. Orada kalmıştı. O odaya mahkum olmuştu. Biraz daha nefes alması için servetler dökülmüştü. Ama o bencillik yapıp uyanmıyordu. Sadece uyuyordu. Bir daha hiç uyanmayacakmış gibi uyuyordu.
Beni bu dünyayla tek başıma bırakmıştı.
Bir yıl. Koskoca bir yıldır bu kahverengi kapıda onu bekliyordum. Bunca bekleyişlerime rağmen o yine tembellik yapıyordu.
Uyumayı severdi ama bu kadar derin olmamalıydı. Kaç sabah geçmişti. İşe geç kalmıştı. Bundan nefret etmesine rağmen hemde. Ben ona biraz daha uyuması için beş dakika verirdim. Bir yıl değil. Sabah olduğunda yanaklarımı onun öpücükleri ıslatırdı. Göz yaşlarım değil.
Su bile içmediğim için yanan boğazımı es geçip yutkundum. Sadece birinin gelip 'mucize gerçekleşti' demesini bekliyordum. Kafamdaki o susmayan aptal bunu duymak için can atıyordu.
Ne ara yere indirdiğimi bilmediğim gözlerim odadan çıkan kişiye kaydı. Hemşire günlük kontrolü yapmış gidiyordu.
Hemen koşarak yanına gittim. Bu rutinimiz olmuştu. Onlar kapıdan çıkardı, bende onlara koşardım. Ve sonuç hep hüsran. Ama biliyordum bu sefer farklı olacaktı.
"Bir gelişme var mı?" diye sordum.
Düz ifadesiyle yüzüme baktı. Bir yıl içerisinde bu kadınla çoğu kez denk düşmüştük. Ve her rastlandığımızda bakışlarından biraz daha nefret ediyordum. Beni küçümsüyordu.
"Birazdan doktor bey çıkar. O size gerekli açıklamaları yapar." Sözünü bitirmesi ile kafamı sallamama bile izin vermeden gitti.
Her gün aynı sorudan onlarda bıkmıştı.
Onun gidişi ile yerime tekrar adımladım. Ve dizlerimi sallayarak beklemeye başladım. Her zamanki gibi. Artık sabrım kalmıyordu. Beklemek istemiyordum.
Dayanamayıp tekrar ayağa kalktım. Aynı yerde dolandıktan sonra sıkıntı ile bir nefes bıraktım. En sonunda tekrar yerime geçmeye karar verdim.
Ama odadan çıkan doktor ile oturamadım. Ben gitmeden o bana doğru hareket etti.
Kasılan bedenimi bu sefer aynı şeyleri duymayacağımıza ikna etmeye çalışıyordum. Gerçi böyle düşünen bir tek bendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzi - GAY
Romansa-rhyme- *Bu hikaye eşcinselliğin yasal olduğu bir Türkiye'de geçmektedir.* Geçmiş ve gelecek konuludur.