...Nefes alamıyordum.
Sınıfımın en arka cam köşesinde oturuyor ve ders anlatan hocayı dinleyerek derse odaklanmaya çalışıyordum. Fakat bana doğrultulan feromonların yakıcı etkisi yüzünden nefes alamıyordum. Az fakat etkili salıyorlardı üzerime, bu yüzden de yanlızca ben etkileniyorum bu feromonlardan.
Kurdunun köşesine geçip gözyaşı döktüğünü hissediyorum. Şimdi ise göğsüm alıcı bir hüzünle doldu ve pencereyi açarak derin nefesler almaya başladım.
Biraz daha iyi olduğumda üzerindeki rahatsız edici bakışları görmezden gelerek çıkardığım notları düzenlemeye başladım.
Zilin çalmasıyla parmaklarımı gererek boşalan sınıfın ardından dışarı çıktım. Biliyordum, bu burada bitmezdi. Beni rahat bırakmayacaklardı ama vaktim varken rahat bir nefes almalıydım.
Ama yanıldım, çok geçti.
Köşeyi dönmek üzereyken arkamda bir hareketlilik hissettim ve adımlarımı hızlandırdım.
"Hey! Dursana. Kaçma yoksa daha kötü yaparım seni!" Dedi Minjun, sesi tüm korudora yayılmıştı.
Arkamdan bağırırken gözlerimi yumarak durdum ve arkamı dönmeden başımı eğerek gözlerimi ayakkabılarıma çevirdim. Kolumdan sertçe tutularak döndürülmem dolayısıyla tam düşmek üzereyken kendimi toparladım ve yutkunarak bakışlarımı bana bakan alaycı gözlerin bulunduğu topluluktan kaçırdım.
"Nereye kaçıyordun omega?" Omega kelimesini bastırarak söylerken seslice yutkundum ve kendimi geriye çekmeye çalıştım fakat başarılı olamadım. Bu onu daha da sinirlendirmiş olmalı ki, beni iterek geriye doğru yalpalamamı sağladı.
Dengemi kaybetmiştim ama tam düşecekken belimden karnımın üzerinde hafif ama güçlü bir tutuş hissettim. Biri beni tutuyordu!
Yavaşça arkamı döndüm ve iki aynı yüzün bana bakmasıyla irkildim. Burnuma yakıcı gelen okyanus ve nane kokusuyla yutkunarak karşımda beni belimden tutan adamın gözlerine baktım. Bunlar Deltalardı, çünkü kokuları öyle yoğundu ki...
Biri bana gülümseken bir diğer Delta ise çatık kaşları ve anlamaz bakışlarıyla bakıyordu. gözlerimi korkuyla irileştirip kendimi hafif kumaşın üzerinden hissettiğin dokunuştan ayırarak fısıldadım. "Ö-özür dilerim."
Ve bir şey demelerine fırsat vermeden aradan sıvışıp sus pus olan topluluğun arasından kaçtım. Fakat arkamdan gelen gür bir ses duymuştum. "Kimsin sen?"
Uzak durmalıydım, uzak durmalıydım.
Alfalar ölüm yolu çizerdi ama Deltalar direkt öldürürlerdi beni ve kimse de buna karşı çıkamazdı. Uzak durmalıydım.
Titreyen bacaklarımla kendimi lavaboya atıp boş olmasını fırsat bilerek elimi güzümü yıkadım. Tanrı'm, çok korkuyordum!
Titreyen ellerimle saçlatımı geriye doğru tarayarak aynadaki yansımama baktım bir süre. Mavi gözlerim, kuzguni gece mavisi saçlarım, süt beyazı tenim ve kırmızı dolgun dudaklarımda gezdirdim gözlerimi. Ve en son da dudağımın altında ki bende duraksadım. Güzeldim, evet. Bunu hiç kimse inkâr etmiyordu; arkamdan kızların kıskanç konuşmalarını dinliyor, duymamazlıktan geliyordum. Aynı şekilde yüzüme ve arkamdan gelen beni yatağa atma düşüncelerine, kendi hayallerindeki fantazilerini işitiyordum. Bu benim kendimden daha fazla nefret etmemi sağlıyordu, diğerlerinin düşündüğünün aksine bu durumdan hoşlanmıyordum.
Güzelliğin bana kattığı tek şey acıydı belki de, bu durumdan hiç kurtulamayacaktım. En çokta bu yakıyordu canımı.
Kimse gelmeden tekrar koridorları kontrol ederek sınıfıma girdim. Şükür ki Minjun ile aynı sınıfta değildim, bu yüzden direkt kötü bakışlar eşliğinde -bu bakışlarda maalesef şehvet de vardı- yerime oturarak camdan dışarıyı seyretmeye başladım.
Önümde ki ve çaprazımdaki kızların konuşmalarını duyuyordum. "Off şu Deltalar çok yakışıklı. Bir tavlasam birini keşke."
Derin ihtiras dolu bir kızın sesinin ardından biraz hayal kırıklığı barındıran bir başka kızın sesini işittim.
"Deltalar ruh eşlerini ararlar bilmiyor musun? Bu yüzyılın deltaları da aynı ruh eşine sahipmiş hem! Bu yüzden kasaba kasaba geziyorlarmış..."Ardından kızların o iki delta için kurdukları hayallere kulaklarımı kabartarak dinlemeye başladım. Nedensizce kurdum sinirle dört dönüyor ve hırlayarak pençelerini bana bastırıyordu. Göğsümün tam ortasında kıskançlık duygusunu fazlasıyla hissediyordum.
Bakışlarım bir süreliğine önümdeki deftere dönmüş ardından hocanın gelmesiyle, hocayı selamlayarak tekrar yerime oturmuştum. Bakışlarım benden izinsiz cama kaydığında Deltalardan keskin bakışlı ve mavi saçlı olanın bana delici bakışlarla baktığını farkettim. Gözlerimiz buluşunca kaskatı kesilen çenesini farkedince afallayıp korkarak tekrar önüme döndüm. Umarım beni öldürmezlerdi!
Yutkunarak başımı iki yana sallayarak derse odaklanmaya çalıştım, ama yanlızca çalışmakla kaldı.
...
Okul çıkışındaydık yine ve ben bugün kendime önceden beğendiğim bir bisikleti alacaktım. Çıkışa doğru yürürken yanından geçtiğim insanların bana bilerek çarpmasını izliyor, bazen de geri çekilerek onların çarpmasına fırsat bile vermiyordum. Yeşillik alanın ortasına açılan patika yola çıktım. Bir yerden sonra orman kısmının yan taraflarından geçerek tarla kısımlarına geçtim. Burada çitler başlıyordu, ve etraf mis kokulu meyvelerle doluydu. Adımlarım heyecanla hızlanırken takip edildiğim hissiyle arkama döndüm ama kimseyi göremedim. Omuz silkerek yoluma devam ettim.
Bir çilek tarlasının yanından geçip köşede kalan kulübeye adımladım. Bisikleti satan abiye kısaca bir selam vererek en sevdiğim renge bürünen bisikletimi göz hapsine aldım. Saçlarım, yoğun duygularda gözlerimle aynı renk olan gece mavisi rengindeki bisikletimi alarak ahjussiye ödemesini yaptığım gibi üzerinde yıldız figürleri bulunan bisikletimi dışarıya çıkardım.
Yüzümde bir gülümseme belirirken şirince kıkırdadım ve bisikletine bindim. Boyum buradaki çoğu insandan kısa olduğu için, bisikletim de biraz minik kalıyordu.
Yavaş yavaş sürmeye başlarken arkamdan gelen bir ses işittim ve arkamı döndüm, tam o sırada siyah saçlı Deltanın bana baktığını görerek titredim.
Ardından bir şey demeden kaçarcasına hızla bisikletimi evime doğru sürmeye başladım. Korkuyordum, fazlasıyla.
...
M.J'
Düzenlendi | 28 kasım, salı.
11.04.23
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Delta's & TaeggukV
FanfictionDelta Victor ve Delta Taehyung ikizdi,, ve bir de aynı ruh eşlerine sahiplerdi. "Ateşin koru alev olsa bizi yakar, günahkâr koksa tenimiz bizi sarar. Karışsa tenim teninize, bir olsak dahi hep birlikte. Ruhuma abanan benliğim, benliğimde saklı gerçe...