...
Ertesi gün akşama doğru kasabada yapılacak kutlama sebebiyle hazırlanmak için Jimin'i bekliyordum. Bana beni kendisinin hazırlayacağını söyleyerek o gelmeden hazırlanmamam için uyarmıştı.
Elbisenin paketini açarak elbiseyi incelemeye başladım. Siyah, zincirli deri bir şort ve üzeri içinde aynı şekilde siyah deri bir crop vardı. Cropun sırt kısmında ve şortun ise kasık kısımlarında yazı vardı.
İrileşen gözlerimle elimdekileri yatağıma bıraktım. Ben bunları giyemezdim ki, bunlar fazla açık ve iddialıydı (?)
Çalan kapıyla hızlıca kapıyı açıp şaşkınlıkla ve aralık ağzımla Jimin'e bakmaya başladım. "Jimin...Çok güzel olmuşsun."
Üzerine giydiği kırmızı transpatan gömlek ve altında onunla uyumlu olan kırmızı pantolonu vardı. Gömleği içine sıkıştırarak ince belini ortaya çıkarmış ve hafif bir makyajla ise yüzünü renklendirmişti. Cidden, o çok güzel olmuştu.
"Ağzını kapatta içeri al beni. Daha seni bu ellerle süsleyip püsleyeceğim." Beni içeri ittirerek kendisi de içeri girince ağzımı kapatıp başımı iki yana salladım. "Jimin onlar nasıl elbiseler öyle, her tarafı açık." Ben yerimde utançtan büzülüp süzülürken, Jimin kocaman bir kahkaha atıp kısılan gözleriyle bana bakmaya başladı. "İyi ya o zaman, iyi delirtiriz ikizleri."
Bu dediğiyle dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi kaçırdım. Ortaya çıkan gamzemin çukurunu hissediyordum şimdi. "Sanmam..."
Jimin omuz silkerek odama girdi ve bana seslendi. "Sen bana güven, deli olacaklar. Özellikle de Victor..." Diye devam etti.
Şaşkınlıkla arkasından yürürken konuşmaya devam ettim. "Yuh Jimin, biraz daha abart istersen. Bari Taehyung falan deseydin, Victor son umut bile değil çünkü."
"Göreceğiz." Dedi iddealı bir sesle. Ardından elindeki elbiseleri ellerime tutuşturarak beni banyoya gönderdi. "Onları giymeden çıkamazsın oradan."
Oflayarak banyoya girdim ve elbiseleri hızlıca üzerime geçirdim. Gözlerim derime yapışan şort ve cropta gezinirken birden kasıklarımın üzerinde kırmızıyla yazılan yazıya kaydı. 'angel of darkness'
(Araya girmeyi sevmem ama burayi yazarekn o sarkiyi dinliyoedum bir sey bulamayinca bunu yazdim)
Jimin'in bana seslenmesi ile toparlanıp içeri girdim. Bakışları beni bulurken dudaklarından bir ıslık çaldı ve açabildiği kadar irice açtığı gözleriyle beni süzmeye devam etti. "Dostum, çok seksi olmuşsun. Sana düşmeyen de ne bileyim yani."
Dediğiyle birlikte utanarak yerimde kıpırdandım. Ardından beni kolumdan tutarak yatağa oturttu ve üzerime eğildi. "Şimdi kendini arkadaşının kollarına bırak." Dediğiyle birlikte gülümseyerek başımı salladım ve gözlerimi yumdum. Yüzümde hissettiğim fırça darbeleriyle bir süre bekledim ve elleri saçlarımı bulduğunda gözlerimi açtım. Nereden bulduğunu bilmediğim geçen sefer pazardan aldığım takı takımını tutuyordu.
Kırmızı taşlı ve çift zincirli halhalı bacağıma takarak elindeki aynı şekilde kırmızı taşlı saç tokasının zincirlerini ise saçlarımın arasından geçirerek alnıma yerleştirdi. Saçlarım salık ve dalgalıydı, taktığı tokanın kırmızı taşı ise alnımın üstüne düşüyordu. Takımın bir parçası olan kolyeyi de takarak bana son kez bir alıcı gözüyle baktı. "Ah, marifetli ellerimin bereketine bir bakın."
Kendi kendini övmesiyle gülerek ayağa kaktım ve bakışlarımı aynaya çevirdim. Kendi yansımamı görür görmez ağzım iki karış açıldı. "Şaka...Jimin bu halim ne, nereye gitti benim masum görüntüm?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Delta's & TaeggukV
FanfictionDelta Victor ve Delta Taehyung ikizdi,, ve bir de aynı ruh eşlerine sahiplerdi. "Ateşin koru alev olsa bizi yakar, günahkâr koksa tenimiz bizi sarar. Karışsa tenim teninize, bir olsak dahi hep birlikte. Ruhuma abanan benliğim, benliğimde saklı gerçe...