İyi okumalar!🤕🥺
...Aynadan kızaran gözlerimi süzerken yatak çarşafıma düşen bastırcı kutusuna bakıyordum. Kızgınlığım beni zorlamaya başladığında artık bastırıcı kullanmak zorunda kalmıştım.
Bastırıcı almaya çalışırken ise elim tir tir titriyordu. Kendimde olduğumu pek hissetmiyordum. Bedenimde alelade bir yorgunluk vardı.
Dudaklarımı dişlemeye son vererek beni aşağıda bekleyen Taehyung'un yanına gitmek için ayaklandım.
Boğazımdan titrek bir nefes döküldü. Kendimi yorgun, hasta ve savunmasız hissediyordum. Hem de o kadar savunmasız hissediyordum ki, hayatımın hiç bir anında bu kadar eksik ve yanlız olduğumu anımsamamıştım.
Üzerimdeki tişörtü çekiştirerek parmak uçlarımın içinde yumruk yaptım. Aşağıya inmeye başladığımda ise Namjoon ve Hoseok'la konuşan deltaların sesini duydum.
İçimde bir şeyler kıpırdadı, heyecana dair kırıntılar hissettim belirsizce.
Beni henüz farketmemişlerdi ve ben de merdivenin ucunda dikilip onları izliyordum.
"Şimdi götüremezsiniz onu! Benim kardeşime neler çektirmişsiniz! Utanmıyor musunuz? Gerçekten ona bunu yaşatmaya utanmıyor musunuz?"
Namjoon'un sesiyle irkilerek iyice yerime sindim. Özellikle de bakışları Victor'un üzerindeyken orada belli belirsiz öfke kırıntıları serpiliydi.
"Anlamıyorsun, o bizim eşimi-"
"Anlamıyorum! Hah anlamıyorum evet! Sen onu alfayı kolların arasına alırken o senin eşin değil miydi? Söylesene!"
Başımı Victor'a çevirerek usulca süzdüm onu. Gözünün altında morluklar oluşmuş, yüzü bir karış asılmıştı fakat hâlâ dik durmayı başarabiliyordu.
Üzerine sinen sigara kokusu burnuma kadar gelince yüzümü buruşturarak başımı çevirdim. Midem bulanmıştı.
"Beni kim anlıyor! Hiç kimse anlamıyor ki beni! Siz o kadının benim güzelime ne kadar zarar verebileceğinin farkında bile değilsiniz! Ne yapayım ben...onun sinsi zekasının farkında bile değilsiniz. Her zaman meleğimin yanında olmaya çalışırsak iyice bizden uzaklaşır ve uzaklaştığı ilk anda annem olacak o kadının gazabına uğrar! Ben ona sarılmadım! Ben o kadını öpmedim! Ben onu sevmedim, neden anlamıyorsunuz?"
Sinirle ellerini saçlarının arasında gezdirerek evin içinde volta atmaya başlamıştı. Görünmeyen bir yerde olduğuma emin olduğum için rahatça onları izliyordum fakat gözlerim dolmuştu. Hoseok ayağa kalkarak Namjoon'un koluna girdi.
"Sakin ol Namjoon. Biliyorum, kardeşin için öfkelisin, öfkeliyiz, ama onu da dinlemeliyiz. Gözlerinden bile aşkı, pişmanlığı belli oluyor." Dedi usulca, sakinleştirici bir tınıyla.
Namjoon gözlerini yumarak derin nefesler almaya başlayınca Taehyung'a baktım. Gözleri tek bir yerde sabit ve dolulardı. Kalbimde bir şeylerin kırıldığını hissettim. Ellerim yumruk olurken yutkunarak bakışlarımı kaçırdım.
"Zamanında bana neler yaptı o. Hiç bir şey bilmiyorsunuz...Sırf gücümü kullamam için beni nelerle sınadı. Beni nasıl kontrol etti ve ben bir zavallı gibi ona kandım. Etrafındaki herkes onun peşinde birer köle. Anlamıyorsunuz, dikkat çekmeden onun işini bitirmem gerekiyordu. Bizim zayıf yanımız, zaafımız Jeongguk ve o meleğimi kullanmaktan, ona zarar vermekten çekinmez, aksine haz duyar bu durumdan."
Bir süre sessizce soluk alış verişi duyuldu salonda. Kimse konuşmadı, öylece suskunluk hakim oldu bedenlere. Fakat zihinleri konuşuyordu onların, bakışlarından belliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Delta's & TaeggukV
FanfictionDelta Victor ve Delta Taehyung ikizdi,, ve bir de aynı ruh eşlerine sahiplerdi. "Ateşin koru alev olsa bizi yakar, günahkâr koksa tenimiz bizi sarar. Karışsa tenim teninize, bir olsak dahi hep birlikte. Ruhuma abanan benliğim, benliğimde saklı gerçe...