İyi okumalar ve yazım yanlışları için üzgünüm🦋 (bölüm ismi biraz garip ama güzel)
...Deltaların kendi kasabasına gidiyorduk.
Fakat hazırlıklarla ilgilenirken baygınlık geçirdiğim için Hoseok'la ikimiz hekime gitmiştik. Deltaları endişelendirmek istemediğim için onlara haber vermemiştim. Bu yüzden şu an uzandığım sedirde her an yokluğumu farkedecekleri endişesiyle kılırdanıp duruyordum.
"Evladım bir sabit durur musun lütfen? Bir şeye bakmam gerek."
Hekimin sesiyle nefesimi tutarak kendimi sabit durmaya zorladım. Tişörtümü göğsümün bir karış altına doğru sıyırarak ellerini karnım ve karın çevremde gezdirince kaşlarım çatıldı.
Bir bayılmayla karnımın ne alakası vardı bilmiyorum ama bu gittikçe kurdumun koruma iç güdülerini ortaya çıkarıyordu. Daha sonra kenardan bir kap alarak bana uzattı. "Buna mesaneni yap bakalım."
Hekim benim olduğum odadan tamamen çıktığında iç çekerek hızla işimi hallettim. Hiç bir şey anlamıyordum fakat hekimin bir bildiğinin olacağı düşüncesiyle bu duruma da karışmıyordum.
Çok geçmeden hekim geri geldiğinde elinde hem arpa, hem de buğday tohumları vardı. Benim idrarımı ikisinin üzerine eşitçe paylaştırıp tekrar odadan çıktığında bu sefer de Hoseok girmişti içeri.
"Hiç bir şey anlamadım. Kadın kendince bir şeyler yapıyor ama bize bir şey anlatmıyor."
Hoseok omzuma destek çıkarcasına elini koydu. "Çabuk hallolsa iyi olur. Deltalar senin yokluğunu anlamadan."
Başımı sallayarak onu onayladım ve hekim bu sıra da bir kez daha içeriye girdi. Dikkatle buğday ve arpaya bakarken usul usul gülümsedi ve bana döndü. "Hayırlı olsun evlat, buğdayın filiz vermiş. Bir kız çocuğuna gebesin."
Yüzüm şokla çarpılırken ağzım ve gözlerim aynı oranda irileşmişti. "Ama-ama nasıl olur bu, hemen mii?"
Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırırken gözlerim doldu. "Ben yani-ben-Tanrım hamileyim!"
Aniden ayaklanarak akan gözyaşlarımı bile silmeden boş duvara bakış atan Hoseok'a sıkıca sarıldım. Şimdi sarsıla sarsıla, mutluluktan ağlıyordum. İnanamıyorum, ben hamileydim! Gerçekten hamileydim!
"Erkek omegaların hamile olması daha az görülen bir durumdur. Yani büyük ihtimal mühürle birlikte hamile kalmışsın. Mühür zamanlarında dikkat etmek gerekir."
Hekim arkamızdan konuşmaya devam ederken Hoseok silkelenip sıkıca bana sarıldığında başımı omzuna yasladım. "Jeongguk, inanamıyorum bebeğin oluyor."
Başımı sallayarak onu onayladım. "Bende inanamıyorum ama gerçek..." Dedim ve elimi karnıma atarak okşamaya başladım. "Burada üçümüzden bir can var."
...
Eve geldiğimde mutluluktan ağzım kulaklarıma varıyordu. Hoseok, Namjoon çağırınca gitmek zorunda kalmıştı bu yüzden ben de beklemeden hızlıca eve gitmiş ve yol boyunca elimi karnımdan bir kez olsun ayırmamıştım.
Her ne kadar hâlâ inanamasam da bizden bir parça canıma can katmıştı. Dudaklarımı ısırarak elimi karnımdan çektim. Deltalarımı hissediyordum, eve gelmiş olmalılardı.
Arkamdan karnımın üzerine sarılan kollarla içimi değişik bir his kaplamıştı. Benimle birlikte bebeğimize de sarılıyorlardı. "Güzelim benim, neredeydin?"
Taehyung'un sesiyle arkamı dönüp kollarımı boynuna doladım. Zaten çok geçmeden beni kol altlarımdan tutarak kucağına aldığında kıkırdayarak boynundaki kollarımı sıkılaştırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Delta's & TaeggukV
أدب الهواةDelta Victor ve Delta Taehyung ikizdi,, ve bir de aynı ruh eşlerine sahiplerdi. "Ateşin koru alev olsa bizi yakar, günahkâr koksa tenimiz bizi sarar. Karışsa tenim teninize, bir olsak dahi hep birlikte. Ruhuma abanan benliğim, benliğimde saklı gerçe...